Geçen hafta, gayet keyifli geçen bir Cumartesi gününün
akşamında, bir başka keyifli ortama akmak üzere evden çıkarken, yıllardır
yürüyüp gittiğim, site çıkışındaki bilindik yola adım atmamla, yıldızları
görmem ve akabinde kendimi yerde bulmam bir oldu. O iki saniyelik zaman diliminde,
fiziksel ve düşünsel açıdan olan biteni anlatabilmek, bırak iki saniyeyi,
dakikalara sığmaz deselerdi, kuvvetle muhtemel anlamazdım. Zira tam arkadaşın
arabasına binmek üzereyken, kendisinin telefonla konuştuğunu algılamış, acaba
beni mi arıyor diye aklımdan geçerken, bir anda, yanlış bir şeye bastığını
bile idrak edemeden, acı içerisinde kendini yerde bulmak, ne satırlara, ne
herhangi bir zaman dilimine tabi açıklanabilecek bir durum değilmiş mirim. Her
ne kadar düşmemle, kalkmam bir olmuş olsa da, arabaya bindiğimde ayağımda
hissettiğim acının gözlerimi yaşarttığını, boğazımın düğümlendiğini
şimdi bile yaşıyorum bilfiil. 😒 Öte yandan, hayatımda hiç böyle bir burkulma yaşamadığımdan olsa gerek, acıyı tartarken aynı zamanda da şok içerisindeyim. 'Yok canım, nasıl olur. Evet, çok acıyor ama bana öyle bir şey olmaz. Burkulmadır, burkulma..' diye kendimi teskin ediyorum sözüm ona. 😊
şimdi bile yaşıyorum bilfiil. 😒 Öte yandan, hayatımda hiç böyle bir burkulma yaşamadığımdan olsa gerek, acıyı tartarken aynı zamanda da şok içerisindeyim. 'Yok canım, nasıl olur. Evet, çok acıyor ama bana öyle bir şey olmaz. Burkulmadır, burkulma..' diye kendimi teskin ediyorum sözüm ona. 😊
O ilk şok ve bol acılı dakikalar geçtikten sonra idrak
ettim ki, site çıkışında düz yola değil, aslında normalde orada olmayan,
haliyle hiç hazırlıklı olmadığım, muhtemelen yumurta büyüklüğünde bir taşa
basmıştım. Çok ilginç!! Kim koymuş ola ki o yumurta sevimliliğinde taşları
itinayla serpiştirilmiş vaziyette insanların geçtiği yola?! Bittabii yan sitedeki pek muhterem ve
de ulvi kentsel dönüşüm çalışmalarının atıklarındandı kendileri. 😒 Oldum olası gıcığım ve
üzülüyorum bu meseleye, ve fakat kim derdi ki tam da bu konu, hayatında bir
ilki yaşatacak ve sağlığın kıymetini layıkıyla öğretecek bu çok bilmiş Mimikli’ye…
Yazarken bir yandan o anı yaşamamdan mütevellit, acık
dalgalanmış, bir türlü netleşememiş olabilirim. Öyle hissettirdiysem affola. Neticede,
o kentsel dönüşüm çıktısı, yumurta cibiliyetli taşın üstüne basmamla bileğimin
içe dönmesi ve dış kısmındaki o cehennem yanması bir oldu anlayacağın. (Cehennem
yanmasını nereden mi biliyorum?! Karıştırma işte, var bir bildiğim. Dua et ki,
sen de bilmeyesin. 😉)
Gittiğimiz yerde buz falan koyduk hemen, ama bir süre sonra çorabı bir sıyırdık
ki kocaman şişmiş bilek. Zaten oturduğumuz süre boyunca ne sızladı, ne zonkladı
anlatamam. Bir de şu renk vermeme, kuyruğu dik tutma hallerim var ki, hangi atamdan devraldıysam artık. İyi ki mi, keşke mi desem, bir türlü kestiremediğim bir
garip özelliktir zira. O nedir yani?! Canın yandıysa yandı, zayıf düştüysen
düştün, kötü durumdaysan kötü durumdasın. Nedir bu her daim dimdik ayakta olma
isteği. Sen de etten, kemikten olma bir insansın sonuçta. Sen de
hastalanabilir, düşebilir, incinebilirsin? Eski yazılarımdan bilenler bilir,
kaç sene önce yazdığım rahatsızlıkla ilgili yazımla şuradaki tutumum hala aynı yani mirim.
Bir evril be Mimikli’m, bir kabul et artık herkes gibi hastalanabilen,
incinebilen, bazen başkalarının yardımına ihtiyaç duyabilen bir varlık
olduğunu. Hatta bazen bunun iyi bile olabileceğini. Bir kabullen,
rahatlayacağız hepimiz. Vallahi bak… 😊 Yok yani, başkası olsa, o dakika
acile koşar, giderken de boş durmaz, kırk yeri arar, herkesi o gece başında
hazır ola dikerdi yahu. Malum, kimileri sever hastalıkları, kazaları,
aralıksız mevzu bahis etmeleri; her haltı dramatize etme marifetiyle dikkat
çekmeleri. Elbette böylesini salık vermiyorum tabii kendime de, efeliğe ne
hacet diyorum yani, kabullen bir an önce durumu ve çözümüne bak kuyruğu dik
tutmaya harcayacağın enerjiyle, değil mi canım.
Vesselam, kentsel düşüşümün ardından, ağrıya rağmen hoş
sohbetli bir gece geçirdikten sonra eve döndük hayırlısıyla. Efeyim ya, sabaha
turp gibi olurum evelallah düşüncesiyle girdim yatağa. Gece bir ara susadım ve
mutfağa gittim. Toplasan yirmi adım dahi atmamışımdır. Gel gelelim, yatağa
uzandığımda bir ağrı, bir ağrı, resmen dile geldi, söyleniyor bileğim. Bir
sorun var, bu farklı, dikkat et diye vırvırlanıyor. Bir süre, uyursam geçer
kafasıyla debelendim, ancak ne mümkün. Ağrının sesi o kadar yüksek ki, uykuya
meydan bırakmıyor. Yataktan tekrar çıkmaya fazlasıyla üşensem de, çaresiz kalktım.
Buz bağladım bileğime bir güzel ve yeniden uzandım, çok geçmeden de sızmışım.
Sabah, oh, tahmin ettiğim gibi, buz iyileştirdi bak
diye ayaklandım. Topallaya topallaya elimi, yüzümü yıkarken, adım attıkça artan
bir ağrıyla eş zamanlı bir baş dönmesi, bir ter basması… Bir dakika, bu bana çok eskiden bir kez daha olmuştu, ne olduğumu bile algılayamadan yere kapaklanmıştım diye
hatırladım da neyse ki, vakit kaybetmeden kendimi koltuğa atıverdim. Bir süre
sonra ağrı hafiflerken, diğer belirtiler de kayboldu. Ancak ayağımın
üzerine basmaya korkar oldum haliyle bir daha. Pazar olması ve uzman doktor
zaten bulunmaz düşüncesiyle hastaneye gitmek istemedim başta. Ama sonra ikna oldum
bir şekil ve yollandık acile doğru öğlen saatlerinde. Bir gittik ki, meğerse
kırık çıkık mevsimiymiş, iki ortopedi uzmanı da orada. Ballıysam demek. 😊 (Neyse bardağın
yarısı dolu bari… 😉)
Muayene, röntgen derken sonuç; bilekte bağ dokusunda
yırtılmalar. Doktor, düzgün tedavi edilebilmesi için alçıya alınması gerekir,
aksi halde en ufak bir sendelemede benzer durumlar yaşanır demesin mi. Çocukken
bile kırık, çıkık, alçı falan görmemiş, üstelik kimsenin yardımını istemeyen,
her şeyini ille de en iyi ve de çabuk kendisinin yaptığını düşünen birisi için
kabullenmesi bir hayli zor bir durumdu takdir edersin ki. 😒 O kabullenemeyiş
haliyle alçı için beklerken, göz yaşlarım kendiliğinden inmeye başlamasın mı
üstüne. Kontrol edemiyorum kendimi resmen. Neden ağladığımı da bilmiyorum.
Sadece şoktayım. Bu hafta vize randevusu vardı, koro çalışmalarına da
gidemeyeceğim bir süre, nasıl duş alacağım, yemek de yapamam, araba kullanamam,
bıdı bıdı… İç sesim yerle bir etti duygu durumumu dakikada. Acil doktoru bile
ağladığımı görünce, beklenmedik bir empati yapıp, teselliye kalkmadı mı bir de.
Al sana, daha fazla dram, daha fazla gözyaşı. Acı kendine şimdi dibine kadar
Mimikli… 😔Hooofff, yazarken bile şiştim. Hayır başkaları böylesi durumlarda
herkes başına üşüşüp, ah vah edince iyi hissederken, ben niye ağlaklaşıyorum, sadece
yalnız kalmak ve böğüre böğüre ağlamak istiyorum, anlamış değilim.
Neyse, biraz bekledikten sonra yarım alçıya alındı
bacağım ve bir haftadır da alçıda sonuç itibarıyla. Üstelik dünkü kontrol
sonucuna göre dokuz günümüz daha varmış pek muhterem alçımla. Şu an ilk günkü
gibi kötü hissetmiyorum gerçi, kabullendim sanırım bu iyileşme sürecini
kendimce. İlk gün, alçıya baktıkça ağlayasım geliyordu bildiğin. 😀İyi kötü alıştım alışmasına, koltuk
değneğiyle zıplaya zıplaya iş görmeye de, çok yoruyormuş mirim. Salondan
tuvalete gidene kadar sanırsın elli mekik çekmişim, o derece nefes nefese kalma
hali. Sağ olsunlar, yürüteç de getirdi arkadaşlar da, nispeten daha büyük
adımlar atabiliyorum onunla. Üstelik bu süreçte, önceden hiç farkında bile
olmadığım tecrübeler edinip, ilginç şeyler de öğreniyorum haliyle. İlk günler
değnekle idare ederken mesela, vücudumu taşımak için ziyadesiyle yüklenmek
zorunda kaldığım sağ elimin içiyle sol bacağım deli gibi ağrımaya başladı.
Meğerse vücut ağırlığını en iyi ayaklar, bacaklar çekermiş kardeş. Her uzvun
tasarımı şahsına münhasırmış. Öyle her yiğidin, kolun, elin falan harcı
değilmiş her iş. Neyse, yürütece geçince rahatlarım nasılsa diye beklerken, bu
sefer de iki avucumun içi birden ağrımaya başlamasın mı. Zira iki elim ve
kollarımla vücudumu taşıdığımdan, avuç içlerim dile geldi, söylenipduruyollaaa
bu kez de. 😊
Öte yandan, hiçbir yere çıkamamak, evde çakılıp kalmak
da cabası tabii. Sağlık ne mühim bir nimetmiş meğerse. De neden hep hasta
olunca böylesi laflar eder, normalde kıymetini bilmeyiz ki. Hafta sonu
azıcık çıkayım desen, her gittiğin yeri hesap etmek zorundasın, girişi büyük
mü, kaç adım atmam gerekir, tuvaleti aynı katta mı, üst katta mı vs. Oyy anam,
ne zormuş yahu. Hadi günden güne onu da çözüyor insan, fazla adım gerektirmeyen
belli yerleri tercih ediyor, ancak birkaç saat takılmanın ardından ayak davul
gibi şişiyor ya bildiğin. Dünkü hava alma kaçamağımız neticesinde şu an
parmaklarım çiçek gibi yanlara doğru açmış durumda. 😄 Hatta küçük parmakla komşusu
hadsiz parmak, dünden beri husumet halindeler eni konu, “Burası benim yerim.
Hayır efenim, benim yerim. Sen yokken biz varıdık…” şeklinde. 😄 Henüz bir
anlaşmaya varmış değiller bakalım. Bir yandan, bunun geçici ve olağan dışı bir hal
olduğunu, kısa sürede yine hepsine yetecek kadar yerleri olacağını, şimdilik o
cüsselerine dar gelen yeri kardeşçe paylaşmalarını salık vererek, kendilerini
yatıştırmaya çalışıyor, bir yandan da bekliyorum tabii o günü heyecanla... 😊
Haklısınız. Hep güldürüklü komikli şeyler anlatan
Mimikli, şimdi böyle, arada insanın yüreğini burkan bir yazı niye yazdı diye
ben de düşündüm, düşünmedim değil. Efenim şahit olduğunuz üzere tecrübeyle
sabitlemiş bulunuyorum ki, sağlık her şeyden önemliymiş. Sağlık
yerindeyken problem gibi görünen şeyler aslında problem değilmiş. Zaten kendine
acımaya meyilli, ziyadesiyle ağlak ve de hastalıkları konduramayan bir tip
olarak, ah vah edilsin diye değil zinhar. İbret olsun, başına bir musibet
gelmeden de herkes sağlığının, elinin, ayağının, düzgün çalışan ve
yorulmaksızın hizmet eden her bir organının kıymetini bilsin ve onları layıkıyla
sevsin, minnetini ifade etsin ve korusun diye. Mimikli de arada okudukça, sağlığının kıymetini bilsin diye tabii ilaveten. Herkes uyanık olsun, kentsel/ rantsal dönüşüm
şeysinden olabildiğince uzak dursun, attığı adıma aman ha dikkat etsin diye de
olabilir öte yandan. Ortaya meseleyi saldım, artık kime ne düşerse kafasıyla da
olabilir, kim bilir. Belki de D şıkkı, Hepsi’dir. Zaten ayağım şişmiş,
parmaklarım kendi aralarında toprak savaşına tutuşmuş, az gezinsem ağrı sızı
gani, bunu da mı ben bileyim yani, bunu da mı ben düşüneyim evladım? 😜😉
**********************************
Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :)
Oyyy, çok geçmiş olsun Mimiklim. Yolda karşıdan karşıya geçerken lifi atmış birisi olarak seni o kadar iyi anlıyorum ki. Ah o acıdan gözüm karardı sanki yeniden. Sonra koltuk değneği kullananlara başka bakar oldum, hiç kolay değilmiş o iş. Bir buçuk ay evde kaldıydım, bebekliğimden beri o kadar oturmamışımdır, oturmaktan kaidem ağrımaya başlamıştı :D Hayat bazen zorunlu mola verdirip, eşeğimizi kaybettirip bulduruyor. Aman sonunda bulalım da , gerisi hallolur bir şekilde. Öptüm seni kocaman.
YanıtlaSilKarşıdan karşıya geçerken lif atması da neymiş yahu?! İlk kez duydum. Koltuk değneği vb. kullananlara ben de farklı bir bilinçle bakıyorum artık. Meğer her yer bu konuda ne kadar yetersizmiş. Koskoca Çin konsolosluğunda bile tekerlekli sandalye veya engellilerin rahatça çıkabilecekleri rampa vb. yokmuş biliyor musun. Zıp zıp zıplayarak çıkıyorsun merdivenleri mecburen. :/
SilŞu sıralar benim de kaidem aynı durumda anlayacağın ve eşeğimi bulacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum. :) Ben de seni. Sevgiler. :* <3
Hemen iade-i ziyarete geldim. Ayrıca çok geçmiş olsun. Buna benzer bir olayı yıllar önce ben de yaşamıştım. Gerçekten kötü bir durum. Allah beterinden korusun. Görüşmek üzere.
YanıtlaSilHoşgeldin, teşekkürler. Sevgiler. :)
SilGeçmiş olsun...
YanıtlaSilTeşekkürler. :)
SilOyyy kurban olurum çok geçmiş olsun yorumlarla sana arkadaş olalım:)) geçen ay arkadaşla dolaşırken ay ne güzel her yere bayraklar asılmış bak şu apartman boyu diye arkama doğru bakmak isterken burgulu vida gibi dönüp yerde buldum kendimi:))))) kaldırım da çatlak varmış ben tam o bir cmlik yiv kısma denk gel bir de kendimi koruyacağım diye uğraş bir saniye de ne çok şey düşünülüyormuş meğer. Zeynebim ayyy kuzum dikkat diyene kadar yerde şezlonga uzanmış denize bakar misal kıvrıldım kaldım:)))) hem gülüyorum hem şükür yok bir şey diyorum ayağımın aşık kemiği bir ay ne sızladı offf az daha sert düşsem kesin kırılırdı orası ve kol dirseğim yazını okurken o anı tekrar yaşadım. Bu arada yattığım yerden Al Bayraklar yine de nefis görünüyordu:))) düşünce kendine gülenlerdenim işte:))
YanıtlaSilÇok geçmiş olsun kuzum, kocaman sarıldım öptüm dikkat et kendine :)
Yorumlarla arkadaş olmak. <3 Ne güzelsin. Geçmiş olsun dileğin için teşekkürler. Yalnız şu an acısını yaşıyor olmama rağmen bir düşme hikayesini okurken böyle gülünür mü yahu. Ki düşen birini gördüğümde kesinlikle gülmem, üzülürüm hep aksine. Ama nasıl şeker anlatmışsın, burgulu vida hali, üstüne hala "ama bayraklar güzeldi" muhabbeti hiç gözümün önünden gitmeyecek muhtemelen. :D Çok teşekkürler, şu eve kapanmış günüme neşe kattın. Sevgiler kocaman. <3 :)
SilAyyy canım geçmiş olsun bizim de yan site kentsel dönüşüm Valla daha dikkatli yürüyeceğim artık bu civarda korktum çünkü
YanıtlaSilTeşekkürler Sevim. Aman ha dikkat et kendine. Öptüm. :* (Şekeri taa çok! :* ;))
SilÇok geçmiş olsun Mimikli.. oturmak veya yatmak zorunda kalmaktan daha kötü bir şey yoktur bence de.. Ayağımdan öyle bir şey yaşamadım ancak üst üste 6 gün arayla kulak ameliyatı olduğumdan mütevellit bilirim. Off çok fena.. Ama o minik kazalar sayesinde sağlığımızın kıymetini biliyoruz dimi ama?
YanıtlaSilYeniden çok geçmiş olsun canım... Öptüm muahhh :*
Teşekkürler. :*
Sil6 günde bir önceki daha iyileşmeden bir daha ameliyat?! Zormuş. Çok geçmiş olsun sana da. Ben de öptüm, sevgiler. :* <3
Öncelikle geçmiş olsun, hiç kolay değil tabii zorunlu olarak evde oturmak zorunda kalmak.Acil şifalar dilerim.
YanıtlaSilBen de elim de fotoğraflarımla iade-i ziyarete geldim kahve içmeye:))
Çoğu yazınızı okudum çok hoş bir blogunuz var gerçekten:)
Teşekkürler. :) Hoş geldiiin. Derinlik fotosunu getirmişsin hem dee! <3 ;) Çok incesin. Her zaman gel. Sevgiler. :)
SilÇok geçmiş olsun öncelikle sevgili Mimikli. Spor yaptığım dönemlerde ayak burkulmalarına maruz kalmış biri olarak çok iyi anlıyorum seni. Müthiş ağrı yapar burkulma. Ama üzerine basmadan iyi dinlenmeden geçmiyor. Bir de iyileşince dikkat et yalama yapıyor bilek ve kolay burkuluyor. Parmakların mücadelesi de komikmiş bu arada. Yatarken bol bol yazı yazma imkanın olur:) Acil şifalar.
YanıtlaSilTeşekkürler Turgay. :) O yalama konusunu duydum. Zaten doktor da alçıya o yüzden aldığını söyledi. Kesinlikle üstüne basmadan bir süre dinlenilmezse ileride sık sık olur diye alçıya aldı. Ne menem bir şeymiş yahu. Burkulma ne basit gelirdi önceden bana. İşte bunlar hep hayat tecrübesi mirim. ;P Tekrar teşekkürler, sevgiler efenim. :)
SilBu ülkede, hele hele İstanbul'da şansa yaşıyoruz. Çok geçmiş olsun Sevgili Mimikli.
YanıtlaSilMaalesef öyle. Çok teşekkürler. :)
Silay çok geçmiş olsuuuun kentsel düşmek çok güncel bir düşüş tarzı demek kiii :) ayrıca, tabikide sen de insansıııın :)
YanıtlaSilHahhaa 😄 Deep, demek sen biliyosun kentsel düşmeyi. Bilmesen şaşardım zati. 🤗
SilÇok geçmişler olsun vallahi, bu dönem cidden kırık- çıkık dönemi sanırım. Minik kazaların daha büyüğünü mutlaka doğurduğu güzel ülkemde herşey zor cidden..
YanıtlaSilTeşekkürler. 😊 Maalesef öyle mirim. Sevgiler. 😊
SilÇok geçmiş olsun. Bir tweet vardı belki görmüşsündür, mevsimleri sayıyordu: sonbahar kış ilkbahar inşaat diye. Gerçekten de her yer inşaat ve yerde takılmanın yanında kafamıza düşürecekler diye bile düşünüyorum bazen.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. 🙏 Görmemiştim. 😄 Aman ağzından yel alsın... 😊
SilGeçmiş olsun. Ülkede hepimiz şansa yaşıyoruz gerçekten de. Attığımız adımı bile nefes saymaya başladık. Sağlıklı ve daha eğlenceli! günlerinize diyelim :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Şansa yaşama durumu gerçek maalesef. Vahşi doğada ayakta kalmak gibi bir nevi. :D Hep birlikte güzel, sağlıklı günlere. Sevgiler. :)
SilCok gecmis olsun. Eve mecburen kapanmak kotüdür 😊
YanıtlaSilTeşekkürler. Hiç sorma. Vardır bir hikmeti deyip, oturuyoruz bakalım. ;)
SilMerhaba Mimikli bugün nasılsın?
YanıtlaSilAaa Film Gündemiii! Sonunda başardık mı ne?! :D
SilDaha iyiyim. Hatta bugün kontrolüm var, heyecanlıyım acık. ;) Teşekkür ederim. :* <3
Ah Mimikli ah! Geçmiş olsun tatlım. Umarım en kısa zamanda parmakların toprak şavaşında içle rinden birini telef etmeden o alçıdan kurtulursun. Bir küçük de olsa kaza ve yaralanma yazısını gülmekten gözlerimden yaş döke döke okuttun ya bana:) Kazalar senden ırak olsuninşaallah:DDD
YanıtlaSilTeşekkür ederim Calimero kardeş. :) Geç gördüm yorumunu, kusura bakma. Alçıdan kurtuldum bu arada. Parmak savaşı da bitti çok şükür. Hatta alçı çıktıktan sonra Çin'e bile gittim geldim. :) Gerçi şişti mişti yollarda acık ama, önemli bir sorun yaşamadan döndüm. Vesselam, çok küçük bir bölge kaldı hala "dikkat et, fazla depinme, şişer ağrırım görürsün!" diye söylenen, o da yakında geçer nasılsa. ;)
SilKazalar hepimizden uzak olsun inşallah. Amin. Ve de sevgiler... :) :*
Çok geçmiş olsun, yaşadıklarını an be an bende yaşadım sanki okurken :) Allah beterinden korusun, gerçekten başımıza gelmeden yeterince anlayamıyoruz bence sürekli bu halde yaşamak zorunda olanları. Allah herkese şifa versin tez zamanda. Sevgiler :)
YanıtlaSilAmin, teşekkürler. :)
SilMimikli burayı örümcek ağı sarmış yav , pencere açiim de havalansın.
YanıtlaSilYaa Handaanım, ne garip oldum yorumunu görünce. :/ Çok özlemişim... Son günlerde hep aklımda, acaba ne zaman bakacağım, döneceğim, silkeleneceğim/ ya da bu mecrada yeniden aktif olacağım (zira başka mecralarda ziyadesiyle aktif olduğum su götürmez). İyi ki de bakmışım. Çok sevindim seni gördüğüme. <3 :) Sevgiler...
SilBir karabatak ben bir karabatak sen daldık mı çıkamıyoruz. Kız nerelerdesin? Çinde ni maçinde mi?
YanıtlaSilHahhhaa, Calimero :D. İşte sen! İşte Calimero tarzı. <3 Teşekkür ederim. Son zamanlarda ne çok ihmal ettim bloğum ve arkadaşlarımı diye düşünüp duruuken, sımcıcak ettiniz yüreğimi yorumlarınızla. Minnettarım. <3 <3
SilHem sen nerelere daldın ki aceba?! Sen de mi başka alanlarda var olup, bu güzelim mecrayı ihmal edengillerdensin yoğsam?! Yapma kardeş, ben ettim sen eyleme gözünün yağını yidiğim. Gel birbirimize el verip düze çıkalım, meydanları kurda kuşa yem etmiyelim ciğerim... :P :*
Öhööö öhööö, tozdan astım olucam şimdi. Havalandır buraları azıcık. Öptüm seni :)
YanıtlaSilHahhahaaaa :D Sesli güldüm vallahi. Sen çok yaşa Handaanım. Sanki içimden geçenleri okudun. Son zamanlarda cağnım bloğuma bir el atsam, beslesem büyütsem mi diye düşünceler gelir giderken. Bi tanesin. <3 Teşekkür ederim tatlış ötesi yorumun ve yüzümü güldürdüğün için. Ben de seni... :*
SilBak bu bir işarettir, başlamalısın bence :)
SilBelki de ufacık bir adım atmışımdır?! Hmm... :*
Sildiyosooooon :)
Sildün akşamdı galpağ, ikinizin görmüştüm yorumlaşmanızı, gmailden, sırıttım, dizi izliyodum, dedimkii, complete the sentences, hadi cümleyi tamamla da yaz bitir kiki, neyse yazdıın heyoooo :)
SilHahhaaa :D Alemsin Deeptone. Bence de heyyoo artıkın. :P
Sil