Yazılarımı takip eden ve Çin’e
gidip geldiğimi bilen sevgili arkadaşlarım, yakınlarım ne zamandır Çin Çarpması
3 yok mu diye sorup durullaa. Gel gelelim, bu
kez Çin’li ilham perisi bana bir türlü uğramak bilmedi kardeş, niyeyse. Gide gele yüz göz olduk tabii, nerde o eskisi gibi gel deyince gelmeler, git deyince gitmeler. Aylar oldu, daha yenice teşrif etti
haspa. 😉
Yok yok, perinin falan günahı yok. İşin aslı,
hayatım Çin seyahatleri arasına sıkışmış vaziyette gibi son aylarda. Bir bakmışsın seyahate
hazırlanıyorum, bir bakmışsın dönüp yerleşiyorum. Ha bir de
yorgunluktan mıdır, yoksa Çin’de kaptığım ne idüğü belirsiz virüs mirüs
durumlarından mıdır bilmem, döndükten sonra günlerce yatıp kalmalar, durup
durup devrilmeler, hayattan kopmalar da ayrı faktör tabii. Hal böyleyken ne kafa
müsait yazmaya, ne yorgun bünye işin gerçeği. Neyse ki şu üç günlük bayram
girdi de, bir sonraki seyahat öncesi acık nefes alabildi şu narin bünyem.
Maksat şikayet değil elbette. Son seyahatten taze dönmüş, yazılacaklar ise beklemekten
yorulmuşken, bir zahmet yazayım artık duygusuna teslim olmak benimkisi.
Hep diyorum ya, şu Çin’liler gayet şahsına
münhasır, başkaca hiçbir millete benzemeyen,