Geçen hafta, gayet keyifli geçen bir Cumartesi gününün
akşamında, bir başka keyifli ortama akmak üzere evden çıkarken, yıllardır
yürüyüp gittiğim, site çıkışındaki bilindik yola adım atmamla, yıldızları
görmem ve akabinde kendimi yerde bulmam bir oldu. O iki saniyelik zaman diliminde,
fiziksel ve düşünsel açıdan olan biteni anlatabilmek, bırak iki saniyeyi,
dakikalara sığmaz deselerdi, kuvvetle muhtemel anlamazdım. Zira tam arkadaşın
arabasına binmek üzereyken, kendisinin telefonla konuştuğunu algılamış, acaba
beni mi arıyor diye aklımdan geçerken, bir anda, yanlış bir şeye bastığını
bile idrak edemeden, acı içerisinde kendini yerde bulmak, ne satırlara, ne
herhangi bir zaman dilimine tabi açıklanabilecek bir durum değilmiş mirim. Her
ne kadar düşmemle, kalkmam bir olmuş olsa da, arabaya bindiğimde ayağımda
hissettiğim acının gözlerimi yaşarttığını, boğazımın düğümlendiğini