Önceki
paylaşımlarımdan malumunuz, Çin'e gidip gelmeler ziyadesiyle ilginç, renkli,
hatta bazen direkt üçüncü gözü aktive etmeli türden deneyimlerle geçiyordu. Şaka
değil, gerçekten alnımda üçüncü gözüm pırtlamaya başlamış, tam iki
kaşımın arasında kaşıntılı, ağrılı bir şişlik peyda olmuştu bir sabah. Gel gelelim o aşamada takıldı, gelişimini tamamlayamadı ne yazık ki. Gerçi birkaç kez daha
gittim miydi, tamamdır o iş bence. 😜 Bu arada, önceki
Çin çarpması yazılarını gaflet ve dalalet içerisinde hala okumamış olanlar
varsa, buyursunlar efenim şuradan okuyabilirler: Çin Çarpması 1; Çin Çarpması 2- Ütü de yaparım, kariyer de; Çin Çarpması 3- Yiğidin Malı .
Bildiğiniz
üzere epey uzun bir süredir elim klavyeye gitmedi bir türlü. Yazasımın
gelmediği o dönemde yorum atan, neredesin, neden yazmıyorsun, hadi silkelen ve
dön diyen tüm blog arkadaşlarıma çok teşekkürler. Gerçekten iyi dürtüklediniz ve de hissettirdiniz. 😉 Önceki günkü Handan’ın dürtmesi de son damla oldu ve klavyenin başına
geçirdi sonunda zatıalinizi. 😊 Gerçi şu an yazdığım, bundan sonra hep yazacağımın garantisi
midir bilinmez ama, bir yerden başlamak lazım, değil mi ya. (Dedi ve yazamazsa
kıvırtacağı kapıyı itinayla araladı. 😜)
Konuya
böyle tatlı tatlı girdim ama aslında bugün içimden geçenler, pek de tatlış
değil korkarım ki. Her zaman goygoy yapacak değiliz ya, bazen de insanın goygoya dökemeyeceği hassas konuları olabiliyor işte maalesef. Neyse, uzatmadan
döküvereyim içimdekileri de, hafifleyeyim en temizi.
severdik onları toplantılardan fırsat buldukça. Mutlu olurduk
koridorlarda, bahçede koşturduklarını gördükçe. Çünkü bildiğiniz üzere
Çinlilerin bazıları kedi ve köpekleri arkadaş olarak değil, yiyecek olarak
görüyorlar maalesef. 😒 Hatta diğer tedarikçi arkadaş bir gece yemekte 'Pekin
ördeği yerken' bu konu açıldığında köpek etinin de çok lezzetli olduğunu
söylemiş ve mutlaka denememizi önermişti samimiyetle. İnanamamıştım
söylediklerine o an, ama üzerinde biraz düşününce çok farklı bir boyuttan
bakabildim duruma. Bizim için inek, dana, koyun neyse, onun için de köpekler
aynıydı alt tarafı. Kendisi bir canavar olduğu için değil, Çin’de doğup, büyüdüğü
ve normalin o olduğunu düşündüğü için öyleydi.
Son gidişlerimizden birinde köpekli fabrikaya
vardığımızda baktık ki yalnızca köpeklerden birisi dolanıyor. Sonraki günlerde
de diğerlerini göremeyince arkadaşa sorduk neredeler diye ve duyduklarımıza
inanamadık. Köpek ve kedi hırsızları çalmışlar köpeklerini restoran ve kasap
türü yerlere kesilmek üzere satmak için. 😔 Ne
kadar üzüldüğümü, canımın yandığını anlatamam. Şu an size anlatırken bile
gözlerim doluyor. O güzelim köpecikleri yok etmişler. Birileri kedim Pıtpıt’ımı
kaçırsa, öldürüp yese nasıl hissederim? Düşünebiliyor musunuz o an
hissettiklerimi? Fabrika sahibi, sonraki gidişlerimizde yeni köpekler
edinmişti, birazcık teselli oldu yüreğimize ama o anlatılan gerçeğin
üzüntüsünü yok edebilir mi hiç…
Arkadaşları kaçırıldığı için fabrikada tek kalan köpecik. 😞 |
Bu olaydan sonra bende bir farkındalık sıçraması oldu sanki. Durmadan aklıma konuyla ilgili sorular geliyor, sürekli okumak, izlemek istiyordum o günlerde. Peki ya ben Çin’de doğmuş olsaydım dedim mesela. Ya kedi köpek yiyen bir ailede doğsaydım? O zaman doğrularım ve eylemlerim, o masumların gıda olduğu yönünde olacaktı kuvvetle muhtemel. Peki ya Hindistan’da doğmuş olsaydım ve inekleri kutsal kabul eden bir inanışla büyüseydim? O zaman inekleri yemenin günah olduğunu düşünüp, inek yiyen tüm insanlara canavar gözüyle bakmayacak mıydım? Yediklerin, yemediklerin; doğruların, yanlışların; inandıkların ve inanmadıkların tamamen nerede, nasıl bir ailede dünyaya gelip büyüdüğünle ilgili değil miydi özünde?
Peki
ben soframa kolayca sunulan yavru ineği ya da ebeveynini kendim öldürüp, parçalara ayırıp, yiyebilir
miyim? Hayır. Neden bir hayvanı kesilirken gördüğümde çok üzülüyor ve rahatsız
oluyorum da gözüm görmeden önüme konulduğunda afiyetle yiyorum? Ölü eti neden
yiyorum? Buna ihtiyacım var mı gerçekten? Ölü eti yemenin bedenim üzerinde sağlık ve
enerji bakımından etkisi ne? Tüm bunları araştırdım, okudum, izledim cevapları
aradım her yerde. Merak edenleriniz olursa “Çatal bıçaktan üstündür/ Fork over knifes” ve “Earthlings” belgesellerini önerebilirim yeri gelmişken (Türkçe altyazı ve seslendirme mevcut). Kardeşlerinden birisini kalp krizinden kaybeden, diğerine ise stent takılan, kendisi de kalp
ve tansiyon hastalığı yaşamış ve şu an Instagram üzerinden konuyla ilgili
bilimsel araştırmalara dayalı kolay anlaşılır paylaşımlar yapan, Kalp ve İç
Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Kınıkoğlu’nu takip edebilir ilgilenenler.
Et
gerçeklerinin peşinde koştururken hiç beklemediğim ve çok çok üzüldüğüm başka gerçeklerle
de karşılaştım bu arada. Mesela ineklerin öyle bize öğretildiği gibi sürekli
süt vermediklerini. İneklerin de biz kadınlar gibi yalnızca yeni doğan
yavrusunu beslemek için onun vücudunun ihtiyaçlarına uygun içeriğe sahip süt ürettiğini. Ama insanoğlunun, o yavruları annelerinden olabildiğince kısa sürede alıp,
öldürüp, kedi köpek maması yaptığını ve annenin sütünü de bizlerin market
raflarını ve de midesini doldursun diye çaldıklarını. Ve bu şekilde sürekli süt
verir durumda olmaları için ineklere elle/ kolla tecavüz edilerek hamile
bırakıldıklarını.😔 Kısacası anladım
ki, inek sütü, ineğin yavrusu için, tıpkı anne sütünün bebeği için olduğu gibi.
Ve her ikisi de kendi yavrusunun büyümesine katkı sağlayacak içeriğe sahip.
Yeri gelmiş olsa da inek sütünün içindeki örneğin toynak büyümesine katkı
sağlayan vb. maddelerin insan bedenindeki olumsuz etkileriyle ilgili
konulara hiç girmek istemiyorum, merak edenler nasılsa araştırıp
bulabilir.
Bu
gerçekler bir yana, ineklerin saldığı gazların dünyanın sonunu getirme
sürecinde arabaların egzozlarından çok daha fazla etkisi olduğunu da öğrendim
tabii. Şimdi “Yüzyıllardır insanoğlu et yiyor, küresel ısınmadık da, şimdi mi çıktı
bu?” diyenler olacaktır belki. Haklısınız sormakta. Benim de aklıma gelmişti. Ve
fakat, yüzyıllardır insanoğlu, gerektikçe kendisi bizzat avlanıp, sadece gerektiği
kadar tüketiyordu. Şimdiki gibi endüstriyel hayvancılık adı altında kitlelerce
hayvanı kısacık ömürleri boyu hapsedip, sonra da sayısız şekilde mezbahalarda
katletmiyordu. Peki ne için oluyor tüm bunlar? Üstün ırk insanoğlu,
buzluklarını paket paket etlerle doldursun diye. Peki hayvanların bugünkü
konumuyla, zamanında gayet normal görülen kölelik kavramı arasında bir benzerlik
görebiliyor musunuz siz de?!
Tavuklarla
ilgili gerçeklere de girmek istemiyorum şu an, zira zaten çok uzun oldu.
İsteyenler araştırabilir dediğim gibi, hem yapılan işkenceleri, hem de endüstriyel
tavuk etinin insan bedenine etkilerini. Bu arada, ortalıkta bu kadar çok tavuk
varken neden çok çok az oranda horoz var diye hiç aklınıza gelmiş miydi? Benim
gelmişti ve öğrendim. 😟
Gariptir
ki, düne kadar ben de dahil olmak üzere çoğu insan bu gerçekleri bilmiyor, ya da üç maymunu oynuyor. İnekler mutlu mesut yaşarken, kırlarda otlanırken
kendiliğinden ve de sürekli olarak süt yapıyor gibi bir algı yaratılmış
her nasılsa. Aklına fikrine güvendiğim çoğu arkadaşım bile ısrarla
söylediklerime inanmadı zira ve ispatlamam gerekti söylediklerimi. Acaba
gerçekleri görürsek, vicdanımız el vermeyeceği için, konforumuzdan vazgeçme
ihtimali doğacağı için olabilir mi? Bilemiyorum… Umarım o kadar bencilce bir
sebebi yoktur.
Etrafımdaki
insanların da hep yaptığı gibi, eminim içinizden bazı sorular geçiyordur şimdi.
Yorumlara yazarsanız, bildiğim kadarıyla yanıtlamaya çalışırım. Gerçi belki
alışık olduğunuz Mimikli postlarına uymadığı için, ya da inandıklarınız veya
doğrularınızla örtüşmediği için çoğunuz bırak yorum yazmayı, belki de bana
kızacak ve sonuna kadar okumayacaktır bile. Ama olsun, ben yine de sorusu
olanlar, Mimikli’yi olduğu gibi sevenler için devam edeyim. Yakın
arkadaşlarım gibi, peki vegan mı, vejetaryen mi, ne oldun şimdi diye soruyor
olabilirsiniz belki. Bir şey olmadım, herhangi bir ismim, sıfatım da yok.😊 Yukarıda anlattıklarımdan ibaret durumum, gayet net
ve basit. Sadece et yemeyen, mümkün olduğunca süt, peynir ve yoğurda da
alternatifler üretmeye çalışan, bildiğinizden birazcık farklı bir Mimikliyim
işte. Sağlıklı mıyım derseniz üstüne, evet çok şükür. İyiyim, sağlıklıyım,
neşem de yerinde. Ve böyle devam etmesi için de sürekli öğrenmeye
devam elbette.
"Ama bitkilerin de canı var, taş mı yiyelim?" diyenleriniz olursa, hayvanlar ve bitkiler arasındaki farkın çok net izah edildiği şu yazıya da göz atabilirsiniz: Bitkiler de Acı Çeker.
Çok
uzun ve biraz tatsız gerçeklerle dolu bir yazı oldu, üzgünüm. Umarım bu kez Mimikli’yi
hoş görür, şu an bile gözlerinin dolmasına sebep olan deneyimlerini,
duygularını samimiyetle anlamaya çalışırsınız. Çünkü bu kez, sizleri gülümsetme
ihtiyacından çok, yüreğimdekileri paylaşmak ağır bastı sanırım. Ve bu yüzden
de olduğu gibi, içimden geldiği gibi sizlerle konuşmak, yüreğimi
açmak istedim.
Bu
arada, sizinle konuşmayı çok özlemişim. İyi ki varsınız… 😊
Hayvanların birbirini yemelerine negatif bakmadığımdan insan olarak et yemeye de negatif bakmıyorum ama yaptığımız abuklukluklar et yemenin ötesine geçmiş durumda ne yazık ki :/ İnsanoğlu olarak cılkını çıkartmadığımız şey yok.
YanıtlaSilDöndüğüne sevindim :) Tam zamanında gıpraştırmışım buraları :)
Ben de onu diyorum Handaanım. Hayvanlar birbirlerini avlayarak, hayatta kalmak için yiyor. Biz ise tam üstüne bastığın üzere, et yemenin ötesinde, bunun da cılkını çıkarmış ve katliama dönüştürmüş durumdayız. Bunca bolluğun olmadığı eski çağlarda olsa belki ben de elimde mızrak, av peşinde olurdum. Ama şu anki durum çok başka ve de vicdan sınırları ötesinde maalesef. :/
SilBen de gıpraştıran dokunuşuna sevindim Handaanım. Ve yorumundan sonra bloğuna geldiğimde arkadaşımın evine laflamaya gitmişim gibi hissettim biliyor musun. Sevgiler kocaman. :* :)
Bu hassas konu ancak bu kadar çok boyutlu anlatılabilirdi. Çin'de köpek eti yenmesi tamamen onların doğrularıyla ilgili bir konu. Empati kurmak önemli. Bu konuda sizinle aynı düşüncedeyim.
YanıtlaSilVe evet, insanlar tüketme konusunda gerçekten de kantarın topuzunu çoktan çıkardılar :(
Sevgiler
Evde Yazar, aslında tam olarak tüketmek, delicesine tüketmek, nereden geliyor, nasıl geliyor, neleri yok ederek geliyor diye salise dahi düşünmeden, alıp alıp tüketmek konu evet. Her alanda üstelik maalesef, sadece konu hayvanlar da değil. :/
SilSevgiler benden. :)
oyyyyyyy yoğun bir süreç olmuş yani, saol, eartlings de izleyim. yanii yemiyon mu et. sebze meyve baklagil mi yiyon. güzel bir karar bencesi de :)
YanıtlaSilÖyle oldu biraz Deep. Yok, yemiyom, yemiycem, jandarmıycam da! :P Sebze, bol baklagil, tofu (Çin'e gide gele yüz göz olduk zaten kendisiyle. ;)), kuruyemiş vs.
SilBence de, kafam ve vicdanım rahat şu an çok şükür.
Sevgiler. :)
Vayy kimleri görüyorum. Ben de dürtecektim hadi yaz artık diye aklımdaydı:) Derin bir mevzuyla hoş gelmişsin:) Konu biraz çetrefilli. Nüfus arttıkça beslenme problemleri ortaya çıkıyor. Endüstriyelleşme kaçınılmaz gibi görünüyor. Hayvanları garip canlılara dönüştürdükleri de bir gerçek maalesef. Ama doğal üretim tüketimi karşılar mı belli değil. Hayvanların ve bitkiler de canlı yemeyelim onları diyebilir miyiz bilemiyorum. Bazı Şaman inanışlarına göre eşyaların da ruhu varmış:) Şaka bir yana ölçülü olmak gerekiyor. 45 günde kesilecek hale gelen tavukların kesilmeyince patladığını duymuştum. Garip bir yere gidiyor yiyecek konusu. Tekrar hoş geldin. Ara verme bu kadar:)
YanıtlaSil:) Hoşbulduk. Sen de hoşgeldin. Ne güzel sizleri görmek, ard arda yüzümü güldürüyorsunuz varlığınızla. :)
SilÇok doğru noktalara değinmişsin, yazı uzamasın diye değinmekten kaçındıklarımdı. Bitkilerin de canı var, taş mı yiyelim mevzuuna da eşyaların da ruhu varmışı yapıştırman hele. :D Sesli güldüm, çok iyiydi.
Umarım, ben de devam etmek istiyorum. Ama bakalım. Eski hızda olmasa da arada yazabilirim belkim. ;)
ben de eti tam bırakmasam da bitkisel beslenmeye çalışıyorum. geçen sene ilk defa bahçeye domates filan ektik. bu süreçte, örneğin çapa yaparken, pek çok canlıyı öldürdüğümüzü fark ettim. mesela vuruyorsun kazmayı, karıncalar, solucanlar vb mutlaka birileri ölüyor. birilerini öldürmekten kaçış yok maalesef. tabi ineklere, tavuklara yapılan sistematik işkence.. kek yapıyorsun 3 yumurta, kahvaltıda 2 yumurta, börek yap üstüne yumurta sür, bu kadar tüketime tavuk yeter mi? sağlam yazı olmuş, elinize, kaleminize sağlık. ilham aldım, teşekkürler :)
YanıtlaSilNe güzel yerlere değinmişsiniz. Hiç düşünmemiştim çapa yaparken yok ettiklerimizi. Hiç çapa yapmam gerekmediğinden tabi. Ne ilginç değil mi, tıpkı bizim fabrikanın köpeklerinin çalınmasının bende yarattığı farkındalık gibi. İnsanın farkedebilmesi için yaşaması gerekiyor demek çoğunlukla.
SilBir de o her bir şeye yumurta konusu evet. Oysa bu süreçte gördüm ki çoğu tarif yumurtasız da oluyormuş. Henüz tamamen tariflerimden çıkarabilmiş değilim, ama bir hayli azalttım neyse ki. Kek pankek vs. örneğin, olgun muzla yapılabiliyor. Poğaça vs. üzerine sulandırılmış pekmez sürülebiliyor. Kıvam özelliği için öğütülmüş keten tohumu az suyla bekletilip kullanılabiliyor. Daha birçok yumurta muadili varmış meğerse.
Ben teşekkür ederim güzel görüşünüz ve yorumunuz için. Sevgiler. :)
İki belgeselide dün gece izledim, zaten uzun zamandırda bitkisel beslenmeyi araştırıyordum. Yazın sayesinde kafamda bir ampul daha yandı ve bir an önce kendim için ciddi kararlar almam gerekiyor :) Teşekkürler harika yazı için :)
YanıtlaSilFaydalı bulmana ve bitkisel beslenme konusundaki yolculuğuna başlamış olmana çok sevindim. :) Ben teşekkür ederim, sevindirici yorumun için. Sevgiler... :)
SilHoş geldiin...Umarım gelişin uzun süreli olur.Şu et mevzusu karışık konu.Yeğenim vegan oldu.Şu aralar bir araya geldiğimiz de onun için vegan menüsü hazırlıyoruz.Teyzem vejetaryen değil ama" bana gözüyle bakan hiç bir şeyi yiyemem" diye uzun zamandır balık bile yemiyor.Ben eti çok severim lakin, bazen tabakta ki yiyeceğin bir canlının vücudunun parçası olduğu aklıma gelince yemeye devam edemiyorum. Vegan olmam belki ama...Yani bilemiyorum, zamanla ben de ne olurum kim bilir ?...
YanıtlaSilHoşbulduk Camgüzeli. :) Umarım... ;)
SilNe olursun olmazsın bilinmez, ama tabağındaki ete baktığında onun öldürülmüş bir canlının vücudunun parçası olduğunu düşünüyor olman bile farkındalık seviyenin bir hayli ileride olduğunu gösterir. Açıkcası böyle şeyler duymak beni çok sevindiriyor. Çünkü bir kişinin daha ne yediğinin ve beslenirken neyi katlettiğinin farkında olması çok önemli bence. :)
Sevgiler... <3
Ay Çin bizi hepten çarptı, bakiim napıyo Mimikli dedim.
YanıtlaSil:D Handaanım, sorma. Gerçi Çin mi çarptı, yoksa mesele üstüne mi kaldı belli değil de, neticede bir şeyler çarptı evet. (Yooo, Çin'li kardeşlerimi savunduğum falan yok, nerden çıkarıyorsunuz canım?! :P)
Silİyisindir umarım sen ve sevdiklerin. :) :*
Mimikli yine ortadan kayboldu. Şu Kovid sürecinde bize biraz daha Çin anlatsa diyorduk:)
YanıtlaSilYa, değil mi. :/ Ah şu Mimikli, ben de sitem ediyorum kendisine. Hadi artık dön sayfana, bak yaşayıp hissedip biriktiriyorsun, yaz hafifle kuşlar gibi diye. Henüz muvaffak olamadım telkinlerimde, du bakalım ümitliyim yine de. ;)
SilYalnız itiraf edeyim, ben unutmuş, ihmal ediyormuş gibi görünsem bile sizlerin dönüp dolaşıp dürtüklemeniz kadar mutluluk verici başka ne olabilir? Yüzümü güldürdün, çok teşekkür ederim. :)
İyisin bu arada değil mi? Çok olmuş yorum yazalı, sağlığın keyfin yerindedir umarım.
Sevgiler...
:)
YanıtlaSilBen de seni seviyore Deep kardeşim. ;) <3
Sil