24 Eylül 2015 Perşembe

Bayram nedir?!



- Zaten temiz olan evlerimizi, her yeri kaldırıp, tozu dumana katıp, dip bucak, enine boyuna bir daha temizleyip, meseleyi illa ki işkenceye çevirmek midir bayram?

- Normalde hiç görüşmediğin, görüşmek de istemediğin ve paylaşacak hiçbir şeyinin olmadığı akrabalarına sırf yapman gerektiği için yirmişer dakika uğrayıp, duygusuzca görevini ifa etmek midir bayram?

- Bayram sevdiklerimizle bir araya gelmek için vesileyse gerçekten, sadece sevdiklerimizle, ya da özlediklerimizle bir araya gelmemiz, samimiyetsiz birlikteliklerden kaçınmamız gerekmez mi peki aslında?

- Zaten istemeden, adet yerini bulsun diye uğranılan her kapıda, hiç istemeden, hatır için yediğin bin bir çeşit tatlı maharetiyle bedenine ve de ruhuna yaptığın işkence midir bayram?

16 Eylül 2015 Çarşamba

Yol verin gitsin...


Geçtiğimiz günlerde bir hayli eski defterleri bir vesileyle kurcalamam icap etti. Kurcalarken de kendime nelerin yapılmasına izin verdiğimi, ne özensizce davranılmasına göz yumduğumu hatırladıkça şu an bambaşka bir hayatım olmasına rağmen, bugün bile içim acıdı eni konu. Nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde, nasıl bir kör aşkla bu bencilce davranışlara izin verdiğime inanamadım düşündükçe. Hal böyleyken de haddim olmayarak ve anlayışınıza güvenerek, henüz öbür yarısını bulamamış, onun bunun yanında bencileyin hak etmediği muamelelere maruz kalmayı normal görmeye başlamış güzelim genç kızlara seslenmeyi vazife bildim kendime: 

Diyeceğim o ki, bırakın sizi siz olmaktan çıkaran, kendi doğru ve tercihlerini size dayatmayı hak gören adamları. Bırakın bir arkadaşınızla kahve içip, sohbet ediyorken bile izin alma, hesap verme zorunluluğu hissettiren maçoları. Bırakın ojenizi rujunuzu sildiren, saçınızı toplattıran, pantolonunuzu bollaştıran, durmadan sanki