31 Ocak 2016 Pazar

Modayla İmtihanım 2- Tehlikeli güzelliğimsiz...



Bir süre önce konuyla ilgili girizgahı yapmış, ve fakat uykumun fena halde bastırması sebebiyle neticelendirememiştim. Merak edenler şuradan okuyabilir: http://mimiklibocek.blogspot.com/2015/06/modayla-imtihanm.html

Gün bugünmüş, moda canavarının biraz daha ruhumu mıncıklaması, kaşımı gözümü yarması gerekiyormuş zahir yazının devamının çıkması için. O halde uzatmadan bodoslama dalayım ve şu her hali ayrı telden çalan kazaklar, sweetlerle başlayayım derim mirim. Son yıllarda kazaklar bildiğin çuval gibi olmadı mı, içine girip yok olmalık tam. Hatta son dönemde kazak mı elbise mi olsa, bir türlü karar verememiş, öyle arada kalakalmış, 'kazbise' olup çıkmış tunikler almış başını gitmiş. Altına pantolon giysen olmaz, tayt giymiyorsan zaten işin bitik, elbise olarak giysen mutaassıp anadolu şehrim için fazlaca kısa. Gel de çık işin içinden.

Velev ki kazak meselesini sindirdik, bu kez de şu bolerolar var başımızda. Sektörün halt yemeleri bitmiyor ki kuzum. Şimdi bunun icat ediliş amacı nedir, hangi fazla akıllının yarım

18 Ocak 2016 Pazartesi

Kısmet ise gelir Hint'ten, Yemen'den...



Yıllar önce Erzurum'da okuyorum. Daha oraya gittiğim ilk günlerde gönlümü kaptırdığım, çok sevdiğim, hatta aşkımdan beynimin büzüştüğü erkek arkadaşımla Bursa'ya yatay/ dikey bir şekil geçiş yapmaya karar vermişiz. Zat-ı muhterem dikey geçiş için hazirandaki sınavı beklerken, bendeniz yaban ellerde tek başıma kalma endişesiyle olsa gerek yatay geçiş başvurumu çoktan yapmışım ve sömestr tatilinde başvurumun kabul edildiğini öğreniyorum. Lakin bir yandan lütfedip, kabul buyurduklarına sevinirken, diğer yandan büyük aşkımdan yaza kadar ayrı düşeceğime de kahroluyorum için için. Ve o karışık duygular içinde kendisine bir kazak örüp, kaydımı ve eşyalarımı almaya gittiğimde hediye ederek dönmeyi kafaya koyuyorum. Sahaflar çarşısına gidip eski Burda dergilerini

3 Ocak 2016 Pazar

Benim tutulmamın yanında ayınki halt yemiş...



Bundan iki yıl evvel, tam da eşimin şehir dışından bir iş teklifi aldığı ve çok ilginç bir şekilde, gayet de doğal bir şeymiş, biz de zaten onu bekliyormuşuz gibi kabul ettiğimiz ve eşimin taze gittiği günlerdi. Şaşılacak şekilde diyorum, zira bendeniz eşlerin ayrı şehirlerde yaşamalarını, çalışmalarını oldum olası anlamamış, bununla da kalmayıp bazen yargılamış bir fazla akıllı zat-ı muhterem olarak, gayet de olağanmış gibi kabul etmiştim bu gelişmeyi. Boşa dememişler yargıladığın şeyi yaşamadan ölmezmişsin diye. Yargıydı, gerçek oldu. 😒 E madem yargıladığımızı yaşamadan ölmüyoruz, tecrübeyle de sabit, o halde bendenizin şu fani dünyadaki vadesi bir hayli uzun olacak belli ki. Tüm yargıladıklarımı yaşayacak bolca zamana ihtiyacım olacak ne de olsa. Yoksa inan ki kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Yargıladıklarımı yaşayıp, dersimi alabilmektir konuyla ilgili tek gayem. Vallahi! 😋

Neyse girizgahı keselim, işte tam da eşimin taze gittiği günlerden bir gün bendeniz telefonu elime almış art arda görüşmeler yapmaktayım. Yalnız görüşmeler acık gergin, belirsiz, bir türlü netleşememekte ve şu narin bünyemi telef etmekteyken, öte yandan da