25 Ocak 2015 Pazar

İtinayla Şikayetlenilir...


Her insanın bu dünyaya gelme sebebi vardır ya; kimisi sanat için, kimisi insanlığı kurtarıp, kahraman olmak için, kimisi savaşmak, kimisi sevişmek için, kimisi eğitmek için, kimisi insanların sağlığını korumak için, kimisi adalet için gibi uzar gider bu liste. Kimisi de benzer bir şekilde şikayetlenmek, yakınmak marifetiyle hem kendi içlerini zehirlemek, hem de insanların ruhlarını karartıp, beyinlerini buharlaştırmak için gelmiş gibidir sanki. Bu türler öyle dışarıdan zararsız, kendi halinde yaşar gibi görünse ve etraflarındaki insanlar tarafından bir şekilde allem kullem geçiştirilip, idare edilse de, aslında çok zehirli, dokunduğu yeri kurutan, iki ayaklı, iki elli, yok beyinli canlı türlerindendir. Bundan mütevellit, görüldüğü yerde derhal uzaklaşılmalı, hayatlardan uzak tutulmalı, hanelerde beslenmemelidir. Hele ki dinleyip dinleyip, bununla da kalmayıp ah vahlanarak, ne de mağdur, ne de bahtsız olduğu pohpohlanırsa, hoşnutsuzus şikayetus iyice şahlanıp, gittikçe daha da fazla zehir kusmaya 

18 Ocak 2015 Pazar

İster İnan, İster İnanma...


Birkaç yıl önce Eskişehir'e gitmiştik bir arkadaşla iş için. Birkaç gün kalıp, görüşmeler yapıp döneceğiz planımıza göre. Her şey yolunda giderken, son gün evdekilerle görüşüyorum telefonla, oğluşun soğuk algınlığından sebep ateşlendiğini öğreniyorum. Plana göre ertesi gün dönecekken, içim rahat etmiyor, arkadaşa işleri paslayıp, dönme kararı alıyorum. Ve fakat, öyle bir anda alıyorum ki, makul bir saatte otobüs bulmam aslında çok düşük ihtimal. Daha geç gidersem de oğluş zaten uykuda olacak, gitmemin pek bir anlamı olmayacak. Ama yine de şansımı denemek isteyip, gidiyorum yazıhaneye. Ve evet, Bursa'ya istediğim saatte son kalan koltuğu kapıyorum tuhaf bir şekilde. Görevliyi öpesim geliyor o saatte bilet bulmamın mutluluğu içinde. Neyse ki pek iyi fikir olmadığını hemen anlayıp, öpmekten vazgeçiyorum... :) 

Bileti almamla otobüsün kalkış saati arasında bir saatten biraz fazla zaman var. Hemen atlayıp Eskişehir terminalde alıyorum soluğu. Oyalanıyorum bir süre oralarda, saati bekliyorum avare avare. Otobüsüm 21:00'de normalde. Saat 20:30 gibi gidiyorum perona, otobüs yok. Biraz daha dolanıyorum terminalde, 

11 Ocak 2015 Pazar

Aramızda Kalsın



Hiç bir gün bir diziyle ilgili yazı yazacağım aklıma gelmezdi doğrusu. Ne niyetim, ne de motivasyonum vardı böyle bir şeye. Lakin hayat işte, aklına gelmeyen ne varsa, başına geliyor en sürprizli yumurtalısından. ;) Neyse mirim, acılı biberli şeyler olmasın da, hayatın sürprizi yumurtası hep böyle tatlı, eğlenceli olsun cümleten.

Açıkçası çok fazla dizi meraklısı, takipçisi sayılmam. Arada tuttuğum, boş zamanlarımda online izlediğim diziler olur. Öyle oturup da her gece dizi bekleyecek, reklam aralarında tadımlık bölümler izleyebilmek için debelenecek ne sabır, ne motivasyon, ne de zaman zira. Nadiren beğendiğim Çalıkuşu ve Kurt Seyit gibi diziler de zaten son zamanlarda
bir bir kaldırılıyor yayından hangi akla hizmetse. Kuvvetle muhtemel astarı yüzünden pahalıya geliyor bu tarz yapımların. Kanallar da ya daha maliyeti düşük ve vasat işleri, ya da hani şu meşhur yüzde altmışa hitap eden, töreli, tecavüzlü, öldürmeli, doğramalı, polisli, kenar mahalleli, konaklı, ataerkilli, katakullili, hatta bazıları ilkokul piyeslerinden az hallice, rol kokan şeyleri tercih ediyorlar zahir.

Neyse, sonuçta bu yoklukta, aylar önce bir gün ütü yapacakken ve bundan sebep de ruhum daralmış ve de ütüyü 

7 Ocak 2015 Çarşamba

Bir Adet Huni İstiyorum...


Altın gününden dönen teyzelerin ablaların otobüste, işten- okuldan dönen yorgun bitkin gençlerin tepesinde dikilip, çantasını, koca göbeğini dayayıp, yer isterkenki hak sahibi kafasından istiyorum...

İkinci çocuk istemediğini, tek çocukla mutlu olduğunu söyleyen arkadaşına her seferinde bebek konusu olduğunda "Darısı senin başına!" diyen nohut akıllının farkındalık fukaralığından istiyorum...

Mağazadaki tezgahtar kızın daha ilk gidişinde senli benli, canımlı cicimli hafif meşrep muamelesindeki hadsizlikten istiyorum...

Konserde, sinemada, eğitimde o sessizliğin içinde car car çalan telefonunu bırak utanıp 
hemen kapatmayı,