28 Kasım 2014 Cuma

Bir Adet Şuursuzluk İstiyorum...


Otobüste minibüste, yanındakinin üstüne lök diye oturan ve yol boyu birisinin üstüne oturduğunu zinhar fark etmeyen, gideceğin yere kadar üstünde yayıla yayıla seni tost peynirine çeviren şişman teyzelerin gamsızlığından istiyorum...

En acelen olduğu zamanlarda, yolda, tam önünde, elini kolunu sallaya sallaya, hacmini ikiye katlamış vaziyette, kaplumbağa hızında yürüyen, ya da aslında yürümeyen, kımıldayan ve senin önünü kesen ağır çekimgillerin genişliğinden istiyorum...

Bankamatiğin tapusunu almış gibi, sonsuz dakikalarca aletle halvete giren, basmadık tuş, yapmadık işlem

23 Kasım 2014 Pazar


Geçen gün çocuklarımızın ne kadar zehir içtiğiyle ilgili bir yazı okudum. Reklamlarda masum masum, eli yüzü pirüpak anneler tarafından tanıtılan bulaşık deterjanlarının, özellikle de mucize formüllü, ışıltılı gıcırtılı süper deterjanların bulaşıklarımızı ne de güzel cilalanmış gibi, ışıl ışıl yaptığını anlatıyordu. Ve fakat bu cilalanmış pırıltının, aslında deterjanların içeriğindeki zararlı kimyasalların sonucu olduğunu da detaylıca açıklıyordu. Ve o gıcırtılı pırıltılı bardağın, çanağın içine içeceğimizi ve yiyeceğimizi koyduğumuzda nasıl çözündüğünü

17 Kasım 2014 Pazartesi

Sade ve Derin'le İmtihanım...


Blog dünyasına daldığımdan beri nerden, nasıl buluştuğumu, tanıştığımı bilmediğim, sanki bana yardım etsin, yolumu açsın diye özel olarak gönderilmiş bir melek var, Deeptone. Yazılarımı kendimce paylaşırken bir gün bir baktım çok içten yorumlar yazıyor birileri. Derken bir gün tesadüf bir konuda sıkıştım, bilemedim, işin içinden çıkamadım ve o an yorum yazan Deeptone'a sordum, aslında hiç de cevaplayacağını bile ummadan. Neticede adamın on yüz bin takipçisi var, her gün yazı yayınlıyor, bir yığın yorum okuyup, cevaplıyor, kalkıp da benim ıvır zıvır sorularımla mı uğraşacak diye de düşündüm doğrusu kendimce. Yanılmışım. Bir cevaplar geldi işin içinden çıkamadığım konuyla ilgili ki kocaman! Sonra da teşvik ve yüreklendirmelerin devamı geldi kendiliğinden...

Ve birkaç hafta önce bir gün bloglarda dolanırken, ta ilk aylarımda gördüğüm ve ne hoş deyip geçtiğim

16 Kasım 2014 Pazar

Smiley Mimi


Sevgili Medanşeri bendenizi mimlemiş. Öncelikle çok teşekkürler beni de eklediği ve benim gibi mim tembeli birinin bile totoyu  kaldırmasına yetecek böyle eğlenceli bir konu seçtiği için. :)

Aslında şu mim konularına bugüne kadar hep uzak kaldım, ardında çok gizli önemli bir sebep olduğundan değil, sırf soru cevaplama üşencikliğimden vallahi. :) Hayır tembel biri de değilimdir de, soru cevaplama konusunda bir

11 Kasım 2014 Salı

Antibiyotik misin, tuz ruhu musun?!


Hafif bir iltihabi durumdan mütevellit antibiyotik yazmış sevgili doktorum. Bir de mesajda "ayakta ve bol su ile iç, tamam mı tatlım." diye de eklemiş tatlış bir şekilde. Okuyunca bir işkillendim haliyle, neden ayakta ve bol su ile diye. Ama üstünde durmadım, usul öyleyse bu türlerde demek deyip geçiştirdim. Lakin geçiştirme eğilimim bu sabah yerini acı gerçeklere teslim etti tabi hapı yutunca. Tam anlamıyla hapı yuttum hapı yutunca zira. Bu

4 Kasım 2014 Salı

Özür dilemek mi?? O da ne?!


Geçenlerde, her şeyin üst üste geldiği ters bir günde oğluşla bir nahoş durum yaşadık, üzüldük birazcık. Ama tabi iki saate kalmadı hallettik, aldık birbirimizin gönlünü hemencik, sarıldık koklaştık. Bizim evde böyle, küslük dargınlık barınamıyor çok şükür. :) Fakat o gün bir kez daha ciddiyetini anladım, bir çocuğa daha yaşken kendinin farkında olup, gerektiğinde özür dileyip, gönül almayı öğretmenin önemini. Hemen kucaklaşma