25 Nisan 2018 Çarşamba

Kentsel Düşüşüm


Geçen hafta, gayet keyifli geçen bir Cumartesi gününün akşamında, bir başka keyifli ortama akmak üzere evden çıkarken, yıllardır yürüyüp gittiğim, site çıkışındaki bilindik yola adım atmamla, yıldızları görmem ve akabinde kendimi yerde bulmam bir oldu. O iki saniyelik zaman diliminde, fiziksel ve düşünsel açıdan olan biteni anlatabilmek, bırak iki saniyeyi, dakikalara sığmaz deselerdi, kuvvetle muhtemel anlamazdım. Zira tam arkadaşın arabasına binmek üzereyken, kendisinin telefonla konuştuğunu algılamış, acaba beni mi arıyor diye aklımdan geçerken, bir anda, yanlış bir şeye bastığını bile idrak edemeden, acı içerisinde kendini yerde bulmak, ne satırlara, ne herhangi bir zaman dilimine tabi açıklanabilecek bir durum değilmiş mirim. Her ne kadar düşmemle, kalkmam bir olmuş olsa da, arabaya bindiğimde ayağımda hissettiğim acının gözlerimi yaşarttığını, boğazımın düğümlendiğini 

16 Şubat 2018 Cuma

Kapı önü pabuçlar, birbirini kovalar...




Şu kapı önlerine gelişigüzel çıkarılıp bırakılan ve gelip geçerken ayağıma da, gözüme de takılan ayakkabılarınız bir bir cana gelip, alıp başlarını gitseler keşke de, ben de bu çileden kurtulsam... 😕 Bodoslama konuya daldım, evet. Lakin konu öyle usul usul, nazikçe dalınabilecek türden olmamakla beraber, aklıma geldikçe içimdeki cadı heyheylenip dile geliyor, o durumdayım vesselam… 
Nasıl bir alışkanlıktır bu bir çözebilsem, empati yapabilsem, huzura erip, görmezden gelebileceğim belki. Ama henüz becerebilmiş değilim ne yazık ki. Hayır, neden kokuşmuş ayakkabılarınızı daire kapısının önüne fıydırıyorsunuz kuzum siz? Evinizde ayakkabılığınız yok mu?! Her bir halta para buluyor, eş dost, komşular yeni görsün diye her yıl perde, koltuk, halı değiştiriyorsunuz da, beş paralık ayakkabılığa mı para bulamıyorsunuz, nedir? Bir ayakkabı konusunda mı komşular ne der kasıntısından yoksunsunuz yani? Konu komşun, gelen giden misafir mecbur mu kardeşim senin eciş bücüş olmuş, beti benzi