29 Ekim 2014 Çarşamba

Ben güzele güzel demem, estetik botoks olmadıkça...


Bazı kadınlar neden doğallıklarından uzaklaştıkça daha güzel olduklarını zannederler? Nasıl bir güzellik anlayışıdır böylesi? Doğal halleri gayet de güzel olan kadınlar neden ille de oralarıyla buralarıyla  oynatırlar, olur olmaz makyaj yaparlar, saçlar ten rengiyle alakasız renkten renge dönüşür ve neticede maymuna dönmüş halleriyle salınırlar ortalıkta? Gerçekten üzülüyorum bazı hemcinslerim ve arkadaşlarımın hallerine...

Bir arkadaşımın sosyal medya hesabındaki resimlerine bakıyordum az önce. En yapmacık, en boyalı ve yapaylık kokan resimlerini koymuş. Öte yandan arkadaşlarının kendisini en bir şeker haliyle çekip, etiketledikleri resimlerin altında da enikonu sitem etmiş, kaldırın artık şunları, çok kötü çıkmışım diye. A be kuzum neye göre, ne ile güzel olmaya çalışıyorsun ki?! O yumuk yumuk, zaten görünmeyen gözlerine sürdüğün ve gözünü hepten yok eden ölçüsüz ve de yersiz göz kalemine ile mi? Yoksa zaten çıkık olan yüzünün belli yerlerini daha da belirginleştirdiğin ışıltılı şeylere göre mi? Keşke görebilsen ezbere yapılmış  makyajın olmadan, ev halinle çekilmiş fotoğrafındaki güzelliğini...

Güzellik demişken, şu kaş konusuna da değinmeden geçmeyeyim. Çok dertliyim bu konuda nitekim. :P Kaşlar alınır tabi eğer şekilsiz ve kalınsa, ya da ortada birleşip, otobana dönüşmüşse. Kalemle düzeltme de yapılır elbette gerekliyse. Amma velakin, sicime de dönüştürülmez ki be kuzum. Hayır alık alık, ifadesizce bakıyorsun sonra her tür duygusal durumda. O türkülerdeki kaşları yay benzetmesini çok mu ciddiye aldın ne ettin. Mantık buysa, o zaman gözler de keman be güzelim, onu nasıl yapalım? Gerçi ben bu aşırının ötesi ince ve şekli gitmiş kaş meselesiyle uğraşırken bir de üstüne kaşlarını tamamen aldırıp, kalemle çizenler çıkmadı mı üstüne. Ve o abla da güzel olduğunu sanıyor ya ilginç bir şekilde o çizilmiş kaşlarla. Gerçekten anlamaya çalışıyorum, ve fakat anlayamıyorum. Ya aynaya bakmıyor, ya da ayna ona bakmıyor zahir, başka bir açıklama bulamıyorum şahsen. Hayır bu işin sonu fena, ondan korkarım. Bugün kaşını aldırıp, kalemle çiziktiren, yarın kulağını, öbür gün dudağını, ertesi gün kolunu bacağını da aldırıp yerine uzuv çizmeye kalkarsa nice olur halimiz mirim?

Hele bir tanıdığım var ki, artık yolda görsem tanımam kuvvetle muhtemel. Kızcağız gayet güzel, hafiften balık etli, şeker mi şeker bir kızdan, bildiğin Maykıl Ceksın çakmasına dönüştü yıllar içinde. Kaşlar kaldırıldı, zaten çıkık olan elmacıklara kaçak iki kat daha çıkıldı, dudaklara dolgu yapılıp, patlamış mısıra dönüştürüldü. İtinayla yaratılmış ifadesiz, mimiksiz nur topu gibi bir yüzü var son zamanlarda. Bütün bunları yapma sebebi de beğenilmek, sevilmek olsa gerek. A be kuzum, hesabındaki resimlerine bile bakamıyorum, yüreğim dayanmıyor, hangi aklı başında adam bakabilsin o Çaki'ye benzettiğin sıfatına?! Gece karşısına çıksan ürperir adam yazık. :/ Alır mı böyle bir sıfatı yatağına ve dahi koluna? İşin en üzücü yanı da, yaptıklarınla güzelleştiğini sanıyorsun ya, ne diyeyim bilemedim. Kimse de açık yüreklilikle yüzüne diyemez ya neye dönüştüğünü, hele orası tam isiliklik bir mesele. 

Estetik veya belli başlı müdahaleler gerektiğinde, sağlık açısından veya mecbur kalındığında elbette müthiş kurtarıcı. Saçların ağardıysa boyamak, ama lütfen dam üstünde saksağan bir renkle değil, tipine sıfatına uyan bir renkle. Ne bileyim, Allah korusun bir kaza durumunda yapılan onarımlar, düzeltmeler, ok. Ya da yüzünün bazı kusurlu yönlerini ufak hilelerle kapamak, değiştirtmek vb. kabul edilebilir durumlar tabi ki. Veya örneğin göğüsleri bedenine fazla, vücut dengesini gerçekten bozan arkadaşlar var, böyle durumlarda müthiş kurtarıcı. Ama örneğin zaten normal ve güzel olan burnunu estetikle sivri, delici taklavat türünden bir şeye dönüştüren tanıdığım var yahu. Sanki o burun taklidi yapan şeyi oraya sonradan yapıştırmışsın gibi duruyor, eğreti ve gerçek ötesi olduğu besbelli. Ya şu elmacık kemiği merakına ne demeli. Zaten çıkık ablam senin elmacık kemiklerin, daha neyi niye çıkarttırıyorsun? 

Bir de işin aynı fabrikadan çıkmış, put surat bebeklere dönüşme boyutu var ya, farkında bile değiller korkarım. Ya da farkındalar ve amaç da o mu ki içten içe? Bazı ünlülerin fotoğraflarını estetisyenine götürüp, bunun gibi yap diyenleri duymuştum da, sonuca bakılırsa hepsi de aynı ünlünün fotoğrafını götürüyorlarsa demek. Ya da uyanık estetisyen, her gelene he tamam deyip, ameliyata alınca da hepsine lisede çok sevdiği, ama kavuşamadığı aşkının yüzünü yapıyor da olabilir vallahi. Dünyanın bin bir türlü hali var, değil mi canım? :P

Yok yok mirim, bu kadar lakırdıya hiç gerek yok. Bunları kendine eden birinin amacı güzelleşmek olamaz, gerçekten güzelleştiğini zannedemez, değil mi? En azından benim kıt aklım basmıyor böyle bir güzellik anlayışına. İşin aslı, ya bu zat-ı muhterem kişilik ufak ufak kayışları yakmaya başlıyor, ama kendi de dahil, henüz kimse farkında değil. Ya da arkasında gizli niyetler var bu kaşıyla, gözüyle, kıçıyla cebelleşme halinin. Belki de ablam Maymunlar Gezegeni filminde başrolü kapma niyetinde ve sessiz sinsi hazırlıklarını yapıyor kimseye çaktırmadan. Çünkü neden olmasın? Bu gidişle kapar da vallahi... 

*******************************
Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :) 

39 yorum:

  1. Üst dudağınızı da şişirtmeyin arkadaşım, dolgun dudak değil arı sokmuşa benziyor. Bir de mavi kıyafet giydim diye kara gözlere mavi makyaj yapmayın, makyaj yüzünün tonlarına göre yapılır aksi halde -işinin ehli sanatçıları saymazsak - olay palyaçoya dönüyor. Esmerler ya, sarı saç boyatıp komik olmayın. Nedir bu sarışın olucam sevdası? Zaten saçın beyazlamadıysa ne diye ha babam boyatıp yapay ve çalı süpürgesine döndürürsünüz ki ? Ha bir de uzatıcam diye kırık dolu keçeleşmiş saçları taşımayın başınızın üzerinde. Valla çirkin. Bi arkadaşınız da mı yok mübarek söyleyecek bunları:-)

    Oh sağolasın epeydir birikmiş içimde. Bi de kılık kıyafet mevzuuna girsene, geçen yine topukluların üzerinse orangutan gibi duran birisini gördüm ( Dizleri açamayıp bi tuhaf duruyorlar ya o işte) çok söylendim:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoook teşekkür ederim Handan. Ne de güzel tamamlamışsın, o konuları atlamışım bak ben. Sağol şekerim. :)
      Kılık kıyafete bi başka yazıda giricem bekle. Hatta yazdım da, süslemedim henüz. ;) Arkası yarın... :P

      Sil
  2. Ha ha ha,sen kulak mı çizeceksiniz deyince aklıma japon yapıştırıcısıyla kulak yapıştıranlar geldi bir de:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla kulak dedim de, inana aklıma o zaat gelmediydi, gerçekten yapan var bak gördün mü... :)

      Sil
  3. Harika bir yazı! Bir solukta okudum, hakikaten bazıları güzel olacağım diye çirkin oluyorlar farkında değiller.
    Yalnız yaşlanıp buruş buruş olmak da çok kötü be arkadaşım:( ah yaşlanmasak...:( bu arada esmer olup sarı ya da turuncu saç boyayanlar ıyyyy....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler bücürük. :) Güzel yaşlanmak önemli, onun da sırları var. ;) Aynen sarı kafa esmerler de aynı türden işte...

      Sil
  4. aslında sağlık açısından ihtiyaç varsa normal karşılarım ama sen allahın yarattıgı şekilde değildi yapmacık bebek gibi her tarafını şekilde şekle sokup artık gulerken bile belli olmayan insan çok ona bende karşıyım ama sağlık için burun estetiği ya da dudak yarığı varsa düzeltme gibi şeyleri anlarım ama öbür türlü yapmacık şişme bebekler gibiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen, ben de onu dedim zaten gerekli bi durumsa ok. diye. Yalnız son yıllarda bi de şu kıvırtıklık da çıktı: 'Şekerim burnumda et ve kemik varıdı, onları aldırmak zorundaydım. İşte eli değmişken acık da düzeltti, accıcık yaane!' Bu durumda benim de cevabım 'Bandıra bandıra ye beni!' den öteye geçmez tebi. ;)

      Sil
  5. Her biri çok çok doğru tespitler. Mesela gerekmedikçe yani beyaz falan çıkmadıkça da saç boyanmamalı yahu. Hatta bence beyaz da kalabilir, yaşlı teyzeler pamuk gibi oluyor beyaz saçlarıyla. ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyaz saç olmadıkça saç boyamama düşüncene katılıyorum Cafecik, hatta bizzat kendim istikrarla uyguluyorum. Her kuaföre gidişimde, ay şekerim şöyle bi kızıl bilmem ne atalım vs. yorumlarına da tilt oluyorum. Derhal o kuaförü aldatıyorum böyle yorumlar yapmayan başka biriyle. ;) Henüz çok şükür 2 tel beyazım var, onları da seviyorum aryıca ve saçlarım böyle güzel deyip, salına salına dolanıyorum valla en doğal halimle... ;)

      Sil
    2. En azından kendin gibi görünüyorsun, başka biri gibi değil. ;)

      Sil
    3. Aynen ondan işte ve iyi böyle... :)

      Sil
  6. Kız nie ole diosun ! botoksun enjektörü 300 tl'ymiş

    Beni dinle gel, birlikte danaya girer gibi girelim bu işe yaptıralım iki kaşımızın ortasına :) bitsin gitsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Danaya girer gibi demek... :D Alemsin valla.
      Hem nerelerdesin sen yahu, özlettin kendini. Dün akşam aklıma geldin, dedim acaba bişeyler paylaştı da ben mi kaçırdım. Bloguna bi ara gireyim bakayım diye düşünüydüm. İyisin dimi?

      Sil
    2. Ay beni mi düşündüüüün ? Canım yaaa çok sevindm:)

      Valla ben çabucak iyileştim, bişeyler de paylaştım :) bi ara bekliorum :)

      Sil
    3. Düşündüm tabi? Eksikliğini hissettim gerçekten.
      Paylaşımını dün gördüm daha, ama henüz okuyamadım, gelicem. ;)

      Sil
  7. ruhsuz ve de duygusuzluk hakim son zamanlarda. "estetik" adı üstünde ama!!
    zaten bizim aklımız ermez böyle şeylere:))
    çok keyifli bir yazıydı:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Bizim aklımız bu aralar sarılara eriyo sizinle. ;) Teşekkürler...

      Sil
  8. duygu yoksunu tek tipliğe niye özenir ki insanlar.. aynı burun aynı dudak tipi aynı pürüzsüzlük..
    oysa doğal olmak gibisi varmı,,
    yazı çok keyifliydi,
    sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte sanırım o sevdalukuna kavuşamayan doktorun başının altından çıkıyo hep bunlar ;). Çok teşekkürler güzel yorumun için, sevgiler... :)

      Sil
  9. ay her şey sahteleşti di miiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaah ah! Hiç sorma kardeş, neydi o eski günler... ;)

      Sil
  10. Süper bir konuya değinmişsin. Ama bunların beteri de var. Mesela artistin resmine bakıp bakıp tırnağını fosforlu kalemle boyayanları, saç tebeşiri yerine resim sınıfından aşırdıkları tebeşirlerle saçlarını boyayanları gördüm ben. Hani barbie bebeklere benzemeye çalışan kızlar var ya, yakında herkes onlar gibi olacak diye korkuyorum resmen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hadi ya?! Fosforlu kalemle tırnak? Bildiğimiz tebeşirle saç boyamak mı? Yok artık! Kafayı sıyırmışız hepten... :)

      Sil
  11. Bu konuya ancak bu kadar güzel değinilebilirdi, güzel olucaz derken insanlar kendilerini neye benzettiklerinin bence hiç farkında değiller. Yaradanın bize verdiklerini değerlendirmek varken neden yapmacık olmayı tercih ederler anlamak çok zor... İyice şaşırıyoruz galiba...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence özgüven ve kendiyle barışık olmakla doğrudan ilişkili... ;)

      Sil
  12. Moda faşist bir öz taşırki n hiç cemil ipekçi okumuyor musun yoksa:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cık! Okumuyorum valla. Okumıyım da baali o zaman hiç... :P

      Sil
  13. O değil artık ahirette Tanrı bile tanımayacak, "sen kimsin la diyecek, ben böyle bir şey yaratmadım"
    (:

    YanıtlaSil
  14. Blogunuzu kesif etkinliğinde gördüm. Ve neden bu kadar geç kesfettim diye hayıflanıyorum. Oldukça samimi yazıyorsunuz ki son zamanlarda samimiyet kavramı unutulmak üzere.

    Aslında bende bu yazınız ile ilgili bu kavramdan bahsetmek istiyorum. İnsanlar ne yazık ki kendilerini olduğundan daha farklı, daha güzel ve daha önemli göstermeye calısıyor. Kimisi parasını, kimisi unvanını, kimisi de botoxlu yüzünü gösteriyor. Çünkü samimi ve olduğu gibi görünürse insanlar tarafından hor görüleceğini düşünüyor.

    Ben bunu toplumsal depresyon olarak görüyorum ve ne yazık ki gün geçtikçe daha da ilerliyor.

    Sizi keyifle takibe aldım ve şayet ilginizi çekerse bende bloguma beklerim.
    http://burchins.blogspot.com.tr/
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler güzel yorumunuz ve geldiğiniz için. :)

      Bu kendini daha farklı, daha iyi gösterme çabası insanın içi boş olduğunda oluyo bence. Yani kafayla ruh ne kaaa boşsa, dış okkaaa etiket, takı, süs püsle dolduruluyo. O boşluğu telafi etmek için zaar... ;)

      Ben sizin blogunuzu zaten takibe almıştım önceden. Hatta daha dün akşam fırında palamut yazınıza bakmıştım. ;)

      Her zaman beklerim. Sevgiler... :)

      Sil
  15. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  16. ne kadar güldüm anlatımına:) hele kaşların otoban hali kısmı:)
    bende aynı fikirdeyim, gittikçe birbirine benzeyen kadınların aslen ihtiyacı olan ruh dinginliği ve sevgi olabilir diye düşünüyorum.
    Kişisel taktir sonuçta, yolları açık olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen, aslında kişisel takdir deyip geçmek lazım. Ama benim gibi herşeyi fazla gözlemleyen tiplerin ille bööle diline, çenesine vuruyo işte bi yerden sonra... :)

      Sil
  17. Çaki benzetmesine çok güldüm:) Hatta iş yerindeyim şu an, kahkaha atacaktım neredeyse:))
    Ben bilmedim, anlayamadım zaten bu yapaylık merakı nereden zuhur ediyor beynin içine?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Patlatsaydın kahkahayı gideydi, hücrelerin sevineydi. Hep iş iş nereye kaa canım?! :P

      Sil

Eee, yorum yok mu? Hiç mi yok?! :(