3 Ocak 2016 Pazar

Benim tutulmamın yanında ayınki halt yemiş...



Bundan iki yıl evvel, tam da eşimin şehir dışından bir iş teklifi aldığı ve çok ilginç bir şekilde, gayet de doğal bir şeymiş, biz de zaten onu bekliyormuşuz gibi kabul ettiğimiz ve eşimin taze gittiği günlerdi. Şaşılacak şekilde diyorum, zira bendeniz eşlerin ayrı şehirlerde yaşamalarını, çalışmalarını oldum olası anlamamış, bununla da kalmayıp bazen yargılamış bir fazla akıllı zat-ı muhterem olarak, gayet de olağanmış gibi kabul etmiştim bu gelişmeyi. Boşa dememişler yargıladığın şeyi yaşamadan ölmezmişsin diye. Yargıydı, gerçek oldu. 😒 E madem yargıladığımızı yaşamadan ölmüyoruz, tecrübeyle de sabit, o halde bendenizin şu fani dünyadaki vadesi bir hayli uzun olacak belli ki. Tüm yargıladıklarımı yaşayacak bolca zamana ihtiyacım olacak ne de olsa. Yoksa inan ki kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Yargıladıklarımı yaşayıp, dersimi alabilmektir konuyla ilgili tek gayem. Vallahi! 😋

Neyse girizgahı keselim, işte tam da eşimin taze gittiği günlerden bir gün bendeniz telefonu elime almış art arda görüşmeler yapmaktayım. Yalnız görüşmeler acık gergin, belirsiz, bir türlü netleşememekte ve şu narin bünyemi telef etmekteyken, öte yandan da
pencereyi açmışım, enseme enseme esmekte ılık sonbahar rüzgarı. Derken nihayet görüşmeler bitti ve iki saattir hem konuşup, hem not alabilmek için boynumla başımı cımbız ederek kulağımda tuttuğum telefonu oradan çıkarmaya yeltendiğim anda boynumdan bir tuhaf ses duymamla, beynimin acıyla yanması bir oldu. N'oluyoruz, ne ettim ben diye afalladım, ve fakat anlayamadım sıcağı sıcağına durumun vahametini. 

Kalktım mutfağa su almaya gittim. Gittim gitmesine de, başımı kaldırıp, dolaptan bardağı alamıyorum bir türlü. O nasıl bir acı, nasıl bir tutulma. Hani eskilerin üç harfli çarpmış dediği şey o olsa gerek. Öylece kalakaldım Notre Dame'ın kamburu gibi yamuk ve kontrolü tümden ele almış başımla. Yok diyorum, bu saçma diyorum, bana böyle şey olmaz, kaldır şu başını, al şu aptal bardağı diyorum, ama deyip deyip kendim dinliyorum vahim bir şekilde. Ne boynumdan, ne başımdan çıt yok. Emirlerime itaat etmiyorlar, greve girmişler, hak ettikleri zammı bekliyorlar sanki hadsizler. Hayır siz hak ettiniz de, biz vermedik mi?! Nedir yani bu isyan, bu densizlik?! Neyse bir denedim, iki denedim, sonunda acılı da olsa aldım bardağı. Lakin iş bardakla bitmiyor ki, boynumdaki sertlik dakikalar geçtikçe daha da çoğalıyor, hülasa git gide kütüğe dönüyorum göz göre göre. Bir de hala konduramıyorum ya kendime. Olumlu düşünerek enerjimi değiştirmeye, aklımca musibeti kandırmaya çalışıyorum telkinlerimle.

Bu yaşıma geldim, boyun tutulması nedir görmedim, hatta boynu tutulup öyle kaskatı kalan insanların da hep abarttığını, dramatize ettiğini düşünürdüm, bu kadar da insanı kısıtlamaz ki bir boyun tutulması der, hafife alırdım bildiğin. İşte bu da, sanırım dilimin beterine uğrama ve ilahi adaletin dersimi verme usullerinden biriydi zahir...

O günü bir o yana bir bu yana, kondura kondurmaya geçirdim vesselam. Gece müthiş bir iyimserlikle, sabah turp gibi kalkacağım beklentisi ve hastalığı kandırma telkinlerimle yattım yatacığıma. Sabah turp olacaktım olmasına da, bir uyuyabileydim iyiydi. Ne mümkün. Sağa dönemiyorum, sola kıpraşamıyorum, her hamlemde boynuma keskin bıçaklar saplanıyor sanki. Kendimi öylesine çaresiz, öylesine zavallı hissettiğimi hatırlamıyorum hiçbir rahatsızlıkta. Neyse bir şekilde oraya yastık, buraya minder takviyesiyle sabahı ettim şükür. Heyecanla kalkayım dedim yataktan, ama yok, tık yok. Ne sağdan, ne soldan komut almıyor bünye. Hani böyle yolda belde ters dönmüş, çaresizce debelenip, bir türlü düz dönemeyen böcekler olur ya, aynen öyle hissettim kendimi o an. Nasıl acıyorum bir de kendime, dokunsan ağlayacam, bağlayacağım meseleyi arabeske. Eşim de gitti de, zaten görüşmeler de iyi gitmedi de, herkes de bir alem de, bıktım artık da, batsın madem bu dünya da... Vıızzz vız konuşuyor iç sesim ters dönmüş böcek debelenmesi figürlerim eşliğinde. 


Neticede ahlaya uflaya o yataktan kalkmayı becerdim bir şekilde. Kalktım kalmasına da, kafasının yarısı ayrılıp yana devrilmiş zombiye dönüştüğümü de idrak ettim dakikasında daha da bedbaht hissederek. Ve artık boynumun tutulduğunu, benim de bir insan olduğumu, fiziksel ruhsal zayıflıklarım olabileceğini, arada bir süper girl kostümümü çıkarıp, sağı solu yamulmuş çapaçul pijamalar eşliğinde hasta hasta dolanıp, başkalarından yardım isteyebileceğimi, kendime acıyabileceğimi kabul ettim. E tabii bu kabullenişten sonra hemen bir randevu aldım. Birilerini arayıp, beni şuraya götürür müsün demeyi hiç sevmesem de, araba kullanamayacak kadar ciddi durumda olduğumun neyse ki bilincine varıp, kardeşimi aradım. Sağ olsun hemen yetişti ve attı beni arabaya, doğru doktora. İnanmazsınız, araba çukurlara tümseklere girip çıkıp zıpladıkça boynuma bıçaklar batıp batıp çıktı yol boyunca. Yok böyle bir acı ve çaresizlik. Ve ilaçlaçlarımı almaya başladıktan sonra tutulmam dört beş gün içinde yavaaş yavaş, hafifleyerek geçti. Öyle hemen ertesi gün de değil umut ettiğim gibi. Ne menem bir illetmiş mübarek, nasıl bir çaresizlikmiş görmüş, anlamış ve bir dersimi daha almış oldum vesileyle...

O zaman demek ki neymiş kızanım?! Kimsenin yaşadığını küçümsemeyecek, yargılamayacakmışsın. Çünkü gülme komşuna, gelir başınaymış. Ha bir de, siz siz olun, boynu tutulan yakınlarınıza kol kanat olunmuş evladım. Yemek götürün, su götürün, oturtun, kaldırın, iyileşene dek yanlarında olunmuş. Veee siz siz olun, hayat arkadaşınızdan uzak kalmayın. Her daim dibinizde tutun. Gün içinde ne yaşarsanız yaşayın, akşam eve geldiğinizde onun huzurunu, sıcaklığını bulacağınızdan emin olun. Bekar arkadaşlar da derhal, tez zamanda ruh eşinizi bulun. 😉 Evlenin gaaali, gelinlik yakışmeycek bak! 😁 (Ben bu lafı bir yerden hatırlıyorum sanki?! 😎) Evliyseniz ya da sevdiğinizle birlikteyseniz de öyle ayrı gayrı, gurbetli neyli işlere eni konu düşünmeden, alternatifini aramadan atlamayın. Atladıysanız da çok uzatmayın. Hiç kolay değilmiş mirim. Hiç alışılamıyormuş öyle zannedildiği gibi. Benden demesi. Yoksa öyle kaskatı kesilir; ay gibi, güneş gibi tutulursunuz da, bakanınız, seveniniz olmaz. Böcek gibi devrilirsiniz de, döndürüvereniniz olmaz. Başka da bi şiycikler demem! 😉 
 
***********************************

Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :) 



42 yorum:

  1. Şu an fıtıktan mütevellit bir ağrım mevcutken üstüne geldi yazın :) Alternatif araya araya bu yaşa geldim :D O değil de sen de evliymişsin yahu ne kadar azız bekarlar olarak şu blog camiasında :D Buarada ben de senin gibi kınadığımı yaşayıp ders alabilmek için kınıyorum bazı şeyleri :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyyy, geçmiş olsun. :/ Çok iyi anlıyorum seni tahmin edebileceğin gibi. Umarım çaresini bulursun tez zamanda.
      :D Harikasın yalnız Dilek adaşım. Doğru yolu bulmuşsun sen de bak. Yaşamak istediklerimizi kınayalım o halde stratejiye bağlayıp?! ;) Mesela şu Donald Trump'un da ni çok parası var anacııım, olacak şey değil. Ayıp yahu?! :P

      Sil
  2. Qff! öyle bir anlatmışsın ki, boynum tutuluyordu da ters böcek misali debelenmeye başlıyordum neredeyse. :) Umarım her şey yoluna girmiştir ve eşin de dizinin dibindedir artık.

    Mutlu yıllar

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Girdi girdi Çınar. Sevdiceğim de dizimin dibinde artık çok şükür. :) Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın.
      Teşekkürler, sana da mutlu, sağlıklı, bolluklu yıllar. Sevgiler...

      Sil
  3. Çok çok geçmiş olsun:(((hep derler cereyanda durma, klima yakınında durma, bak dedikleri doğruymuş...benim boynuma değil belime/sırtıma aynısı olmuştu, ben de ağır kaldırma derler dinlemeyip ağır bir şey kaldırmıştım- tek başına ne zordur biliyorum:( Allah bir daha sana da, bana da göstermesin, yalnız benim artık bu yaştan sonra eş tavsiyeni tutacak halim yok:)))Bücürük'e ben hastalanınca çorba yapmayı öğretmek daha manıklı:))))tekrar geçmiş olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :D Çooook güldüm ama yorumuna yahu?! Demek eş yerine Bücürük'e çorba yapmayı öğreteceksin. :D Alemsin Müjde. Ha Bücürüküme göster, yapar o ayrı. Artık bi karıştırır, iki yalanır, çorbaya lezzet de katar. Göz yumacaksın. ;)
      Sana da geçmiş olsun. Yeni yılın kutlu olsun. Gönlündeki dilekler kolaylıkla gerçek olsun. Sevgiler... :)

      Sil
  4. geçmiş olsun,bu acı tecrübeyi bikaç kez yaşadım,aman dikkat arkası gelmesin:)
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok gelmedi şükür Havva. Dedim ya, normalde olacak şey değil benim için. Amma yük çoğalınca kasıldım demek. ;) Sevgiler...

      Sil
  5. Demek ki neymiş, telefon boyna tıkıştırılmayacak, kulaklık takılacakmış :)

    Biz evlendiğimizde bir sene ayrı şeherlerde yaşadıydık. Herkes halimize acıyordu. Gelgelelim biz zaten hiç birlikte yaşamadığımızdan halimizden şikâyetçi değildik. Sanırım ben daha da şikâyetçi değildim :) Annemin yanında olup arada evcilik oynamaya gidiyordum.

    Ama şimdi ayrılsak.... Ay yine anlamam herhalde, zaten adam ayın yarısında evde onun da dörtte üçünde uyuyor :D

    Tamam tamam sustum ben :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında işin tuhafı ben zaten hep uzun görüşmeleri kulaklıkla yaparım. Ama o zaman yanlış hatırlamıyosam arızalıydı kulaklığım. Olacağı varmış zaar. :P
      Yalnız siz baştan idmanlıymışsınız. Hala da idmana devam görünüşe göre. :) Sabah sabah ne güldürdün Handan, demek çok uyuyor. Çok yoruluyorsa adamcağız demek ki... :P :D

      Sil
  6. Çoook geçmiş olsun mimikli böcek... Ya boyun tutulması da fena bişi... Başına gelmeyen kimse yoktur heralde... Ben çok sık yaşıyorum ne yazık ki:( Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Persephone. Geçti gitti zaten. ;) İnan benim ilk kez başıma gelmişti. Cereyan falan olabilir evet, ama bence ruhsal durum çok etkili tutulmalarda. Dikkat et kendine. Sevgiler... :)

      Sil
  7. Bir keresinde bende olmuştum. Çok korktum. Duvar gibiydim. Acile falan gittim. İğne yapıp gönderdiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle bir iğne duymuştum, kas gevşetici herhalde. Valla bana hap ve jel verdiler. İğnenin etkisini bilmem ama benim gevşemem günler sürdü Sevdicanım. :/

      Sil
  8. Sen kalkamıyorum dedikçe aklıma Gregor Samsa geldi. Severim Gregor'u :D
    Çok geçmişler olsun :// İyisindir şuan umarım... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Iyyy, Kafka! Bi türlü yıldızımın barışamadığı. :/ Ama evet, o günkü uyanışım da benziyodu hani Gregor'un uyanışına. :D
      Teşekkürler, gayet iyiyim maşallah. Sevgiler. :)

      Sil
  9. Bilirim ben de o tutulmayı pek çok kez yaşadım Rahmetli annem kürek kemiğimin üzerin de bir noktaya masaj yapardı aynı ilk küt sesiyle açılırdı.Çok an yakıyor Müjdenin dediği gibi cereyan da kalmak ilk nedeni bir de ters hareket yaparken oluyor, kanepe ,divan altına yere eğilip bakayım derken filan benim belalım da budur geçenler de evin içinde seslenmeme rağmen hiççç oralı olmayan BADEM beyi ararken(orada da buldum zaten:)) gidiyordu yine boynum ucuz atlattım:))
    geçmiş olsun , Çabucak kavuş inş. yarine sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyyy, o anne masajını öğrenseydiniz keşke Örgü Çantam?! Ah o Badem'i yemeli, mıncıklamalı. Gidecek yer mi yok başka? :)
      Teşekkürler, geçti gitti zaten. Eşim de geldi artık bizimle çok şükür. <3 :) Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın.
      Sevgiler, öpücükler Bademe, toruna, hepinize... :)

      Sil
  10. Şimdi öncelikle geçmiş olsun sonrasında da hastalıkların psikolojik nedenlerine daha çok inanan bir insan olarak boyun tutulmanın sebebinin eşinin şehir dışına gitmesinin yarattığı stres olduğunu söyleyeyim. Geçen yıl benim de eşim yurt dışına gitmişti 9 ay. Sırt ağrısından ölmüştüm. Teşhisi koyduk eeee tedavisi? Öncelikle kendine telkinlerde bulunacaksın, bilinçaltını rahatlatacaksın. Hatta hastalık gerçekleşmeden yapacaksın ki hastalığı engelleyesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle Kadriye. Bu yaşıma geldim tutulma ne bilmezdim. Eşim yokken o 2 yıl içinde 2 kere boynum, 1 kere belim tutuldu. Gel gelelim sebebini biliyor olsam da, o kendini rahatlatma meselesini henüz çözebilmiş değilim malesef. :/ Gerçekten çok etkileniyorum onun yokluğundan. Neyse ki artık burada. Umarım bir daha böyle ayrılı gayrılı işlerimiz olmaz diye secret yapıyorum çözüm olarak. ;) Sevgiler...

      Sil
  11. Çok geçmiş olsun.Boyun tutulması gerçekten çok fena:( Blogunuzu takipteyim.Bende bloguma beklerim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz. :) Teşekkür ederim. Gelirim tabi ki. ;) Sevgiler benden...

      Sil
  12. ay geçmiş olsuuun!

    ben de hiç bilmezdim tutulma falan 30dan sonra her bi yanım tutulmaya başladı:/ beldir, boyundur, diz ağrısıdır her bişi mevcut:) artık kışın ara ara kaplıcaya kaçıyom valla!:) ahhh ahhh bilir miydik biz kaplıca yolları, -5lerde nemli saçlarla dışarı çıkardık da gene de bişi olmazdı:/ hey gidi günler hey!:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapma yaw?! Ben yaşla ilgili olduğunu düşünmüyorum açıkcası. Yukarıda Kadriye, aşağıda Makbule Abalı'nın dediği gibi bence, psikolojik kökenli. Aslında bana sorarsan sadece tutulmalar değil, her tür hastalık öyle. Metin Hara- Aşkın İstilası Yol, öneririm. Beyninde yeni pencereler açmak isteyen herkese... Öpüldünüzzz. :* :)

      Sil
  13. Hastalandığımızda sağlığın değerini nasıl da anlıyoruz değil mi? Tutulmaları doktorlar genellikle "psikosomatik hastalıklar" olarak adlandırıyorlar.Psikolojik kökenli bedensel hastalıklar.İğne yaptırmasanız keşke. Geçici bir çözüm, en son çare.
    Geçmiş olsun, sağlıklı günler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağlıklıyken de hep öyle olacakmış gibi sıradan herşey. Gidince kıymeti biliniyor malesef.
      Yok, ben iğne falan yaptırmadım. Ama niye öyle dedin ki, zararlı mıymış tutulunca iğne falan?! Pek yaşadığım bi durum olmadığından tecrübem de kıt bu konuda. Olmasın da aman. Zaten artık bi şeyim çok çok şükür, o o zamandı. ;) Teşekkürler, sevgiler Makbule Abalı. :)

      Sil
  14. Çok geçmiş olsun...
    Sıcak bir havluyla sıcak kompres bildiğim tek çaresi. Ya da kas gevşetici bir ilaç...
    Zor gerçekten :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Komik ama o günlerde havlunun üzerinden ütü bile basmıştı bi arkadaşım boynuma. :D Denize düşen yılanla halvete girer hesabı... ;)

      Sil
  15. Çok keyifli bir yazıydı, tabi senin için hiç o kadar keyifli değilmiş belli ki :))
    Kınamama ve yargılamama konusunda çoook haklısın. Daha 23 yaşımda olmama rağmen o kadar çok yaşadım ki bunu, artık yıllarca ne kadar kınadıysam :D sevdiceğin yanına döndü mü bare?
    Bu arada o yardıma muhtaç olma durumunu ben çok iyi bilirim. Ameliyat olduğumda kollarımı kaldıramıyordum ve kas ağrısı olduğundan dirseklerimden destek alamıyordum. Dolayısıyla ne yatabiliyordum ne kalkabiliyordum. Erkek kardeşim sağolsun sırtıma elleriyle destek yapıp beni öyle yatırıp kaldırdı kaç gün Allah razı olsun ondan. Allah kimseye muhtaç etmesin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Moira M, sana da geçmiş oldun. Umarım şimdi iyisindir?
      Sevdiceğim döndü evet, çok şükür. ;)
      Amiiinnn! Sevgiler... :)

      Sil
  16. geçmiş olsun :(
    ne olur hep iyi olun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Safransarı. :) İyiyim artık. Sen de her daim afiyette ol. ;)

      Sil
  17. Çok geçmiş olsun , fena bu ağrılar sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Nesrin. :) Geçti gitti çoktan. Sevgiler benden.

      Sil
  18. Umarim iyice iyilesmissinizdir artik? Hadi ama, yeni yazilariniz gelsin...cok ara verdiniz , olmaaaz:) Nerdesiniz? Bak elma dersem....... elmaaaaaa!:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyileştim iyileştim. Çok oldu zaten bu olalı. Yazmaya anca sıra geldi. Ara baya verdim evet. Kurslar, korolar vs. yoğundu eylülden beri. Ama artık normale döndüm. Eski hızıma dönemesem de. ;) Bi tüyo vereyim mi; elma yerine kahve derseniz şıp diye çıkarım. Öyle de bi kısayolum var. ;)
      Çok teşekkürler. Gülümsettiniz bu tatlı yorumunuzla. Sevgiler... :)

      Sil
  19. Sırtım tutulduğunda aynı bıçak darbbelerini bende hissetmiştim. Ard arda yediğim iğnelerle bir haftada zor kendime gelebilmiştim. Okurken inanınki aynı bıçaklar yine saplandı sırtıma. :(((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyyy, üzgünüm. :/ Ancak yaşayan bilir tabi, ne demek istediğimi. Size de geçmiş olsun. Bi daha olmaz umarım...

      Sil
  20. Çok geçmiş olsun...Siz hastalık anlatmışsınız ama ben yine gülümseyerek okudum sizi :) Şimdi kendimle çeliştim..Ama bu bana yapılmaz , böylede güzel anlatılmaz ki :))) Neyse geçelim şimdi asıl konumuza ben çok iyi bilirim o boyun tutulmalarını , 2 yıl kızımı , 2 yıl oğlumu emzirdiğim dönemlerde çok boynu tutulmuş kalkıp, kafamı dödüremeyip , sağa, sola vucudumla dönmüşlüğüm çoktur :)))) Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Geçti bitti, bi daha da olmadı zaten. Benim hastalık hikayelerimi genelde üzülerek okuyamazsın. O yüzden koyver gitsin. Güle güle oku. ;)
      Yalnız yaşayan nasıl biliyo, nasıl da dile getiriyo o çaresizliği. 'Sağa sola vücudunla' dönmeyi yaşamayan bilemez işte. Sana da geçmiş olsun. Sevgiler... <3

      Sil
  21. Ah Dilek çok geçmiş olsun,benimde bankada çalışırken sık sık olurdu bel boyun tutulması.Dr.um yaşam şeklini,işini değiştir, hobiler edin ve stresten uzak dur derdi.Fizik tedavi oldum, bankadan ayrıldım ve hobi olarak davul darbuka çalıyorum ;)
    Tutulma olmuyor artık ama yazdıklarını okurken o günlere gittim.Vücudumun komut almaması zor bir deneyimdi ağladığımı hatırlıyorum.Sen yasadiklarima tercüman olmuşsun.sağlikli günler sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatırlıyorum senin o zamanlarını. İşin garibi benim o dönem işim de geziciydi, ama çok stresli bir dönemimdi. Hobilerimi vs. itinayla ertelediğim zamanlardı. :) Doktor doğru demiş. Ruhunu beslemezsen, gerçekleşmesi gereken bir yanını ihmal edersen aha da böyle tutulursun işte. Tabi şimdi de masa başında Notr Dame'ın kamburu poziyonunu istikrarlı bir şekilde uyguladığımdan mütevellit, her ne kadar tutulmadıysam da kaskatı omuzları adam etmekle meşgulüm. Sürekli kendimi "düzgün otur!" diye tokatlıyorum. :D Sevgiler. :*

      Sil

Eee, yorum yok mu? Hiç mi yok?! :(