Sade ve Derin'le İmtihanım...

Blog dünyasına daldığımdan beri nerden, nasıl buluştuğumu, tanıştığımı bilmediğim, sanki bana yardım etsin, yolumu açsın diye özel olarak gönderilmiş bir melek var, Deeptone. Yazılarımı kendimce paylaşırken bir gün bir baktım çok içten yorumlar yazıyor birileri. Derken bir gün tesadüf bir konuda sıkıştım, bilemedim, işin içinden çıkamadım ve o an yorum yazan Deeptone'a sordum, aslında hiç de cevaplayacağını bile ummadan. Neticede adamın on yüz bin takipçisi var, her gün yazı yayınlıyor, bir yığın yorum okuyup, cevaplıyor, kalkıp da benim ıvır zıvır sorularımla mı uğraşacak diye de düşündüm doğrusu kendimce. Yanılmışım. Bir cevaplar geldi işin içinden çıkamadığım konuyla ilgili ki kocaman! Sonra da teşvik ve yüreklendirmelerin devamı geldi kendiliğinden...

Ve birkaç hafta önce bir gün bloglarda dolanırken, ta ilk aylarımda gördüğüm ve ne hoş deyip geçtiğim bir bloggerın yazdığı kitap karşıma çıktı bir an: Sade ve Derin. O kitabın adını tekrar okuduğum an bir aydınlanmayla kaynar suların dökülmesi bir oldu kafamdan. O ilk günlerde içtenlikle destek veren, kitabı çıkmış blogger Deeptone'muş. Ve ben daha yeni ayıyordum olaya. Hem de bloğunda yan tarafta kocaman tanıtımı olmasına ve bloğunun adı da sadevederin olmasına rağmen. Gerçi ben o ilk günlerimde gördüğüm kitabın adını zaten unutmuştum, ama kitap kapağını unutmamıştım hiç değilse. Üzüntüyle sevincin halvetini yaşadım işte o an. Minnet duyduğum, varlığından güç aldığım bir arkadaşın kitabını daha yeni algılamıştım. Kendi sorularımın deryasında debelenip, cevaplarını ararken gözden kaçırmıştım demek ki.

Tabi bunu fark eder de durur muyum bendeniz pireli sultan, kitabı alana kadar dokuz doğurdum. Allahtan çok uzun sürmedi almam, verilmiş sadakam varmış. Yoksa okuyana kadar dokuz doğura doğura kaç futbol takımı kurardım Deeptone yüzünden. ;)

Neyse, sonunda o pek değerli arkadaşımın, güzelim kitabını okuma şansım oldu. Burada paylaşmak da farz oldu tabi. :)

Her şeyden önce, çok düşünen, tespitleri isabetli, aynı zamanda duygusal, mütevazi, ince düşünceli, sorgulayan, ama yine de olumluya odaklı birinin elinden çıktığı besbelli. Kesinlikle arkadaşım diye demiyorum, çok samimiyim. Okursanız, görürsünüz. Hodri meydan. ;)

Kitap kısa kısa, hap gibi, canın sıkılınca ferahlamalık, biraz düşünmelik, duygulanmalık yazılardan oluşuyor. Sıkmadan, boğmadan, yağ gibi aktı bende. Normalde dışarı çıkarken çantama kitap koymam, zaten savaş topu formatında olan çantamı daha da ağırlaştırmamak için. :) Ama bunu yanımda taşıdım ne yalan söyleyeyim, çok merak ettim çünkü arkadaşımın yazdıklarını...

Duygularımın, düşüncelerimin havada kalmaması ve kitabı okumak isteyenler için daha somutlaşmasını istediğimden, en etkilendiğim, beğendiğim yerlerinden ucundan tattırmak istiyorum izninle...

Düş Pembesi Müzik yazısından bir tutam gülümsemelik koyalım şuraya:

"Bir metal şarkısı dinlersiniz. Hayaller kurarsınız; tek başınıza dünyanın bütün liderlerini, politikacılarını, askerlerini etkisiz hale getiriyorsunuz. Tabii öldürmek yok, bayıltıp bir adaya götürüyorsunuz teker teker, orda yesinler birbirlerini."

Çevrimiçi ilişkiler gen haritası yazısından bir tutam. (Sanki ben yazmışım, %100 benim düşüncelerim gibi):

"Ve bütün sosyal paylaşım araçları arasında şu anda bloglar en iyi iletişim, ulaşım ve paylaşım yöntemi. Geyiğin en az döndüğü ortam. Çünkü yazmak durumundasınız. Yani blog, yaratıcılığı ve üretimi destekliyor. O nedenle de blogçular, elit bir kesimi oluşturuyor..."

Çatıda ve Yolda yazısından beni vuran birkaç cümle. Altını pembe fosforluyla çizdiğim ve dönüp dönüp bakacağım türden:

"Korkma hayatı sevmekten, korkma insanları sevmekten. Ara sevdiklerini, az önce sen mi aradın de, o da yoo, desin, o zaman ben seni aradım dersin. Konuşurken de sokaktaki kediyi seviyorsundur. Dalarsın konuşmaya, gittiğin yolu karıştırırsın, kendine gülersin bir de. Kendinden uzaklaşmadan başkasına nasıl yaklaşırsın ki?"

Hayat sen git ben geliyorum yazısından, buna bayıldım yalnız, bayıldım ötesi:

"Hayat bak dur sen biraz, ya da tamam ya sen devam et, ama bir izin ver, sürekli üstüme gelme. Her gün bir şey çıkarma, bir normal ol, aklını başına topla. Bak sen devam et, ben şurada ineyim. Daha doğrusu hemen şu anda bir uyuyayım, sen yavaşladığında uyanırım, o zaman uyandır beni."

Ve Mesaj Eller yazısında kendimi buldum desem, yeridir. Hatta kurtlu hallerimle ilgili bir yazı yazdım geçen gün de, daha yayınlamaya elim ermedi. Bunu okuyunca da güldüm tabi gayri ihtiyari:

"Kurtluyum işte. Kurtlu köyü muhtarı. Çok mesaj çekiyorum arkadaşlarıma. Ama dönüt alamıyorum. Görmüyorlar mesajları, geç görüyorlar. Devlet bu konuda bir şey yapmalı, önlem almalı..."

Eveet, kesinlikle katılıyorum! Aynı dertten muzdaribim. Mesajları görmeyen, dönmeyengillerle ilgili dehşetengiz fikirler geliyor bazen aklıma. Bu gidişle psikopata bağlayıp, o görmeyen gözlerden anahtarlık, yazmayan parmaklardan kelebek toka yapabilme ihtimalimden korkarım. En güzeli gel biz seninle kurtlu köyü muhtarı ve azası olarak bu mühim konuyu ilgili mercilere iletelim, çözüm yoluna girelim Deepciğim. (Ben oluyorum o aza bu arada, az evvel atadım kendimi en torpillisinden.;)) :P

Adab-ı Muaşeret Ol Biraz'ı da mutlaka okuyun derim. Ben çok eğlendim, güldüm, kendi hayatımdan adab-ı muaşeretemeyen zat-ı muhteremleri düşünüp Deep'in kaleminden dokundurdum, hafifledim vallahi. Al sana iki cümlecik:

"Ama panik gibiler. Böyle iki teyze bir bakkalcıya (!) girse, bakkalcının beyni iki dakikada söner."

Son olarak Bahçe ve Havuz Bakımı'ndan bir kısa bölüm çok sevdiğim:

"Hem organik, ışıl ışıl zihinlere ve temiz gülüşlere böcekler de musallat olmaz pek. Kaçarlar. Olumlu düşünceler böcek yiyen bitkiler gibidir."

Ya, işte böyle bir kitap Sade ve Derin. Daha da yazmak istemiyorum. Sadece tadımlık olsun istedim. Altını çizdiğim çok yer var, ama onlar da bana kalsın müsaadenle. Merak ediyorsan, al oku derim. Şunu gönül rahatlığıyla itiraf edebilirim; iyi ki almışım, okumuşum. Su gibi bir kitap.

Ve iyi ki Deeptone'u tanımışım. Çok teşekkürler Deep, arkadaşlığın, varlığın, yardımların için. Ve bittabi bu güzel kitabı tattırdığın için. Yüreğine, kalemine sağlık... :)

***********************************

Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :)