meyleder. Şimdi bendeniz bunu kendimce, geyik gibi yumuşak yumuşak dile
getiriyorum da, sakın ola, işin ciddiyetini kaynatmış olmayayım
gevrekliklerimle. Zira konu çok ciddidir, ehemmiyeti göz ardı edilmemelidir. Hafazanallah içinizi
kurutur, beyninizi, ruhunuzu karartırlar, demedi demeyin.
Bu türler
normal hayata gayet güzel adapte olmuş, iş güç sahibi, sosyal hayatta yer
sahibi insancıklardır. Şimdi böylesiyle bir yere yemeğe gidersin mesela birlikte güzel bir şeyler yiyip, hoşça vakit geçirme heyecanıyla efenim.
Köftenin gelmesini bile beklemeye gerek yoktur örneğin, çünkü oturur oturmaz "Sandalyenin
de sırtı batıyor" ile girişi yapar ve "Garsonlar da ne yavaş, içerisi havasız mı? Bu köftenin şekli niye yuvarlak değil, oval? Aslında orijinaline
göre yuvarlak olması gerekirdi?! Acı biberin acısı da bir tık fazla, normalde bu
kadar biber, bu kadar acı yapmaz. Çatal kaşık da neden ambalajlı değil açıkta,
ya üstüne sinek konup, büyük abdestini yaptıysa?! Bu sütlacın sütü az, pirinci
çok gelmiş, yenisini getirin." gibisinden yorumlarıyla kompozisyonu gelişme ve sonuca bağlar
mirim. Hiç de farkında değil gibidir üstelik, bütün bu yorumları yaparken hep olumsuzu
vurgulayarak yanındakileri ne kadar gerdiğinin ve herkesin içten içe 'hay çağırmaz
olaydık'a bağladığını. Ayol yazarken bile kaşım tık tık atmaya başladı bak.
Bu şikayetseveruslar
diyelim ki yeni bir işe mi girdi, bir ay sürmez yakınmaya başlamaları. Taş çatlasın bir ay. Ve ben hep derim zaten içten içe, birkaç hafta rahatız, sonra
başlayacak yine diye. Başlar da nitekim. Yok müdür psikopattır, bürodaki iş
arkadaşı ter kokuyordur, öğlen yemekleri çok yağlıdır, masası cam kenarındadır,
camdan soğuk vuruyordur yardırır Allah ne verdiyse nasibine. Bir süre sonra yeni bir işe geçer bizimki, oh
dersin, birkaç hafta rahatız yine. Ve fakat hafta dediğin çabuk geçer azizim ve
başlar yine şikayetseverus kardeşimiz. Bu sefer de iş yeri çok uzaktır, aman da bir yol
yapıyordur, bir yol yapıyordur ki, hışırı çıkıyordur gelip giderken. Hem çaycı
teyze de çayları hep demli koyuyordur, kırk kere de söylemiştir oysa açık
içtiğini, sağır mıdır, kafasız mıdır anlayamıyordur. Yok yok aslında kesin ona
inat öyle getiriyordur çaycı teyze, kesindir, öyledir. Ha bir de klimayı o
açıyordur, oda arkadaşı kapatıyordur. Sıcaktan eriyordur bütün gün güneşte
kalmış tereyağı gibi. Şöyle çiğ çiğ sırıtarak "Eriye eriye bitersin de kurtuluruz inşallah!" demek istersin içten içe, ama diyemez, yine şişip şişip inecek yer bulamaz,
reklamlardaki gumgum yağından içmiş mutlu hane halkı gibi uçuşmaya başlarsın hayal aleminde.
Bir de işin
ilginç yanı böyleleri nereye gitse belayı, tersliği, şanssızlığı da bulur da
ciddi ciddi. Otobüse biner, kırık koltuğa denk gelir. Hiç bilemedin ters
koltuğa kalır, ona da oturamaz zaten, çünkü midesi bulanır kesin. Yan da duramaz
bu modeller, içi kalkar, üstüne kusar Allah muhafaza. Bir ürün alır mesela,
herkesin aldığı ve memnun olduğu yerden, kesin bozuk çıkar. Herkesin bayıldığı
bir kuaföre gider, maymun olup, sinirden saçları dikelmiş vaziyette çıkar.
Herkesin fırt fırt doğurduğu, çok iyi referansları olan, herkesin ille de
önerdiği doktora gider, ve fakat olumsuzluğuyla kasılıp kaldığından,
etrafındaki hemşiresinden, hasta bakıcısına, doktoruna kadar herkesi de yaydığı
gergin enerjisiyle bozduğundan, bir türlü doğuramaz. Sonra da söylemediğini bırakmaz
vay şöyle yapamadılar, böyle edemediler diye. Şaka değil, bizzat yaşamışlığım,
ağzım açık dinlemiş, şaşırıp kalmışlığım vardır konuyla ilgili. Herkesin çatır
çatır ameliyat olduğu, genelde hiçbir sorun yaşamadığı doktora gider, basit bir ameliyat olur, dünyadaki tüm komplikasyonlar bu şikayetus enerjisi bozukusta
toplanır. Problem, sıkıntı, hata mıknatısı gibidir zatı şahaneleri. Beklentisi
o yöndedir zira, aklına gelen de başına gelir usul gereği...
Bir de böyle
tiplerin ortak özelliği, suratlarının genelde asık olması ve hep gergin
olmaları, her şeyden gergin ve kızgın bahsetmeleridir. Hani 'Süne zararlısının
ekolojik dengedeki yeri ve önemi' gibi ziyadesiyle kuru, uzak ve sıradan bir bünyede
katiyetle herhangi bir duygu kıpırtısı uyandıramayacak bir durumdan bile bahsetse, yay
misali gergindir. O Allahın emridir. Eee, kafa çer çöp ile dolu olunca, ağızdan,
surattan da gül gülistan çıkamaz haliyle...
Tamam, her
insan kişisi zaman zaman zayıf düşebilir, çaresiz hissedebilir, içini dökmek için
birilerine mızmızlanabilir. Lakin bahsettiğim kişiler farklıdır arada bir
masumane serzenişengillerden. Kendileri mütemadiyen problemlerin göbeğinde,
hayatın acı tokadı hep enselerinde, bir nevi kadrolu hoşnutsuzluk timsalidir. O derece gönül vermiştir bu işe. Bu türlerin içinde nasıl bir boşluk, sevgisizlik
varsa artık, psikolojik analizini ben yapamayacağım, alanımın oldukça dışındadır
nitekim; yaşadıkları hastalıklarla, felaketlerle, haksızlıklarla insanların
dikkatlerini çekmeyi seçerler farkında olmadan, belki de gayet de farkında
olarak... Hele bir de etraflarında bunu anlayamayıp ahvahlamaya meyilli kişiler
varsa, tamamdır. Oradan sinsi sinsi beslenirler bizim şikayetseveruslar. Beslendikçe
de kendileri de daha da inanırlar ne kadar bahtsız bedevi olduklarına ve çölde
kutup ayısıyla halvete girdiklerine.
Nasıl da yazdım
deminden beri tatlı tatlı, atarlanmadan, çemkirmeden yalnız. Hanım hanımcık da yazabiliyormuşumsam demek. :P Ama, böyle de tadı olmuyor, tussuz yemek gibi oluyor be gülüm hiç heyheylenmeden. Hiç değilse o bunca yıldır içimi
şişiren, dişlerimi gıcırdata gıcırdata dinleyip, kalp kırmama derdine hiçbir
söz edemediğim, ruhumu çürüten birkaç tipe şuradan o edemediğim birkaç çift
lafı bari edivereyim bir kısacık:
Bak güzelim, sana
dünyanın en cennet köşesinde dört dörtlük, hanlı hamamlı bir saray yapılsa,
emrine uşaklar, hizmetçiler verilse, bir elin yağda, bir elin balda olsa, "Bu
sarayın merdivenleri de ne çok anacığım, çık çık bitmiyor! Üstelik sarayın yan
tarafında akan derenin de şırıltısından uyunmuyor, başıma ağrılar gark ediyor.
Hizmetli de nevresimimin son düğmesini iliklemeden sermekle kalmamış, kahvemi
de orta şekerli değil, orta üstü şekerli getirmiş hadsiz! Hamam ise öylesine buhar oluyor ki, tavanından başıma hep su damlıyor. Şu kraliçe elbisesi de ne menem
bir şey kuzum, eteklerimi toplayıp bir rahatça hacetimi bile göremiyorum ayol,
sağı solu, kaşı gözü ayrı oynuyor mübarek! Bizim hokkabazın kıyafeti de çimen
yeşili olmuş. Iyy, hiç de sevmem! Limon küfü yeşili olaydı iyiydi. Hem pabuçları niye
böyle bunun, sivri sivri, hiç tarz değil,
pııhh!! Hoofff otur otur canım çıktı, böyle de olmaz ki, sıkıntıdan patladım,
hiç mi aksiyon olmaz insanın hayatında canım?!" diye yakınırsın, yine
yakınırsın yavrum sen. Dünyaya kahırlanmak, kahırlarınla da başkalarını
çürütmek için gelmişsin zahir. Mutlu olmak yaradılışına ters, özünü inkar olur.
İki çiçek, bir böcek görüp iyi hissetmek bünyene zarar eder, aşırı dozdan
yataklara düşersin maazallah. Hayır, olur da eşref saatine tekabül edip,
bardağın dolu tarafını görsen bile, "Bu niye suyla dolu? Niye şarap değil?!" dersin, yine yaparsın yapacağını...
Hal böyle olunca,
itinayla vurgulamak isterim ki, şikayetus dikkatçekmekisteruslardan kaçınınız
kardeşim, hanenizden uzak tutunuz. Ha, velev ki uzak tutamayacak kadar yakınınız,
o halde mümkünse uygulamadan önce kendinize damardan sakinleştirici zerk ediniz,
uygularken kulak tıpası kullanınız ve kullanmadığınız zamanlarda çocukların
erişemeyeceği yerlerde muhafaza ediniz derim naçizane...
***********************************
Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :)
İçimizi şişiren, hayata hep olumsuz yönden bakan insanlardan ben de pek haz etmem. Ne güzel anlatmışsın bir şikayet abidesinin insanı nasıl zorda bıraktığını. Hayır, işin ilginç tarafı bu tür insanları dinleyerek biz de hayata olumsuz bakmaya başlıyoruz, geriliyoruz, mutsuz oluyoruz. Yapmasınlar yani. Farkında değilseler bu güzel yazıyı okuyup farkına varsınlar öyle değil mi? Sevgilerimle...
YanıtlaSilAh keşke okusalar da aysalar Nermin, keşke...
SilSevgiler. :)
Günaydın, dışarısı buz gibi ama ben sıcacık evdeyim ne güzel, sabah herkesi gönderdim yanlızım ohhh kafamı dinliyorum ne güzel, memleketten uzaktayım ama başka bir coğrafyayı keşifteyim ne güzel, dışarıda konuşulan dili anlamıyorum ama vücud dili ile anlaşılabiliyormuş pek ala bunu keşfetmek ne güzel, heryer kar baharı besliyor ne güzel :))))))
YanıtlaSilNe güzel yazmışsın Deniz. Bayıldım. Yazıyı okuyanlar belki senin yorumunu da okurlar da, doğru tavır görürler. Çoook teşekkürler, sevgiler. :)
Silyazık yaa onlara :) Hayatı nasıl da zehir ediyorlar hem kendilerine hem de çevrelerine zavallicikuslar :) Haklısın uzak durmak lazım onlardan, enerjimizi soğurmasınlar ;)
YanıtlaSilEnerji soğurması da iyiymiş Kreatif... ;)
SilBu tiplerle görüştükten sonra dizlerimde derman kalmıyor.Yüzümde bir gerilme, kalbimde bir sıkıntı...
YanıtlaSilYok herkesin sıkıntısı olur , dostunla arkadaşınla, kardeşinle paylaşırsın. Ama o saraylarda derdi bitmeyenler, saçlarının kuru olmasını, yemeğin istediği gibi olmamasını dert edip olay yapanlar ah ah .. Bu şikayetlenmeler ardında bir de sizin şanslı olduğunuzu söyleyip durumunuza da haset ederse vay halinize... Nazardan devirirler adamı , Allah muhafaza !!!
Ya sorma mirim, o yönü de var tabi. Zaten genelde kıskançlık da oluyo bu bünyelerde. Allah korusun...
SilŞimdiye kadar itinayla uzak durmayı başarmıştım bu tip insanlardan. Ama küçük oğluşu nasıl düzelticem bilmiyorum bak, umarım sonunda bize benzeyeceği doğrudur.
YanıtlaSilDoğrudur doğrudur, armut dibine düşeeer. Göre göre örnek alacaktır... :)
SilÖrnekleri okurken bana bile fenalık geldi beybisi:)))))))
YanıtlaSilBu arada resim cuk oturmuş:)))
Teşekkür ederim Müjdesi, sevgiler... :)
SilAllah korusun böylelerinden :) her şey mükemmel olsa yine bir kulp bulup ,zor beğenirim,mükemmelletçiyim napiyim kisvesi altında cidden darlıyorlar insanı.Bu tip insanları çekecek kadar sabır yok bende ,gördüm mü arkama bakmadan kaçarım :) Kaçamayanlara da allah sabır versin :)
YanıtlaSilKaçabiliyosan ne ala, kaçamıyosan pek fena, ruhunu çürütürsün Allah muhafaza... ;)
SilŞimdi bak bir masadayım ve böyle bi hatun var yanımda köftenin şekline laf ediyor kalk kendin yap diyiveririm, sandalye öyle batmaz böyle batar deyip çekiveririm altından kırılsın çanağı görsün anyayı konyayı, sütlacın sütü mü azmış dur gel seni sütün bol olduğu yere götürüyorum deyip bir ineğin yanına bağlayıveririm, acısına mı laf ediyor dayarım isotu..ohh be bak nasıl rahatlıyorum o zaman :)) Ayol ben niye kendimi mahvedeyim onun canına okur gider paşa paşa yemeğimi yerim :D Yok anacım deli ederler, katil ederler öyleleri onun için aman aman Allah karşılaştırmasın :)
YanıtlaSilOyy, Hamiyeet! İçimin yağlarını erittin şairim Hamiyet'im. Ne güsel çareler bulmuşsun. Ah keşke, nerdeee... :)
Silİçimizde ne yağ kalsın ne sıkıntı yahu, ne gereği var germeye diiimi ama :)
SilHeç! ;)
Silamaaan, bunların dışı marka içi turşu fıçısı, boşveeer :)
YanıtlaSilTurşu fıçısı... :D
SilEfenim eğer bi insan ağız ishaline yakalanmışsa, egosunu beslemeyi sevip günde beş öğün yediriyo yada sürekli şikayet edip sizi rahatsız etmeyi seviyosa yapmanız gereken iki şey vardır, bu iki şeyi size sadece 60 tl ye sattığımız eğitim setimizde öğreteceğiniz hemen arayın 0 850... yok nan yok dur şaka :D 2 seçenek var:
YanıtlaSil1) Katlanacaksın
2) Çaktırmadan onu uçurumun kenarına götürüp ellerinle "hop" diye, aşağı itecek, hayatından uzak tutacaksın.
Bu kadaaaaaaaar :)))
:D Admin, 2. seçeneği alayım ben hemen abi. En azından kesin çözüm gibi... ;)
SilHerkesin hayatinda var demekki bunlardan. oooooffff ooooofff.....
YanıtlaSilYa, olma mı... Ama bak bi üstte çözümü var. :P ;)
Silsürekli şikayet eden insanlar hem kendilerini mutsuz ediyor hem de çevresindekileri..
YanıtlaSilbu konuyu çok iyi özetlemişsiniz..
Teşekkürler :) Ha bi tek kendilerini mutsuz etseler, kişisel tercih diycem, sesimi çıkarmıycam da... ;)
Silblogkizsalseyler.blogspot.com yeni adresime taşındım beklerim pembe makyaj cantam taşındı :)
YanıtlaSilOkeyto Kızsalşeyler... :)
SilSağolasın Medanşeri. :) Şükretmeyen, mızmızlananları atıcam bir bir artıkın uçurumdan hoopp diye... ;)
YanıtlaSilVerdiğin örnekler o kadar gerçekçi ki, ben de çok gördüm bu tip insanlar. Eskiden anlamaya çalışır bir şekilde idare ederdim. Ama artık idare edemiyorum, sinir sistemim kaldırmıyor. En güzeli böyle tiplerle mesafeli olmak, şikayet etmeye başlayınca dinlememek. Yoksa insanın bütün yaşam enerjisini emiyorlar vampirler gibi :)
YanıtlaSilTam da vampir gibi evet. Neşeli gidersin, sönmüş dönersin bunların yanından... : )
Silbır de sıkayetlenıp aslında sukredıyorum ama dıye baslayan cumlelerde olur :) ama yazdıklarının hepsı gercek ısten sıkatyetcı olup emeklı olanlara kadar
YanıtlaSilHe valla :) Şikayetlene şikayetlene emekli olmak var bi de. Ya bu deveyi güt, ya bu diyardan git işte de mi yani...
SilNaif ve yumuşak tekmeli atım Küho tepsin ki huysuz asosyal demperik, antiantaganısyal ve bencil, birbuçuk kindar üstü kıl ve lüzumsuz bir adamım ben.
YanıtlaSilhe adamım ne ola ki ?
La gözlüklüysek nolmuş, bu nasıl bir gözlüksevmemcilik, bu nasıl bir benim bloğa gelmeyen huysuz bin yaşasıncılık ben bilmiyorum.
Seninle konuşurken yüzüme bak çemkirmelerini altımilyon yıl dinleyince böyle oldu. bkz. suçlusu annem. çocukluğuma inmek için para vermeyin, ben size bedava indim işte daha ne istiyonuz? Syrakusa dan ne istiyonuzzz !!
Sade suya bulgu çorbasıyla yaşıyalım nasılsa cennete gitçez diye hava atamam hiç. gitmiycem ben. dinozorlara özeniyorum. özeniyorum çüünkü kafama meteor düşüp karbon bazlı aşağılık anatomimi yok edene kadar burdaqyım. aha da kıstırdım sizi asansörde çok fenayım.
cemil cümle bil mukabele hayranlarımın konuşurken yüzüme tükürdükleri, efkaftan mütekait babamın şarka tayininden kelli geçirdiğim azdırap dolu çocukluk yıllarımı size annatacak diilim. odada sigara das içicem bloğun sahibi terlikle dövcek beni.
biter. gelirim gene ben yüzsüz yüzsüz..
hıck!
Ah evladım, vah evladım. Çocukluğuna hiç inmeyeydik iyiydi. Yalnız nereye inersek inelim, odada sigara içmek yok. Katiyyen yasak. ;) Netekim blog sahibi bu konuda oldukça eserekli, demedi deme. Aha da ispatı: http://mimiklibocek.blogspot.com.tr/2015/03/ben-senin-suratna-hnkryo-muyum-tiryakim.html?m=1
SilAma sen sıkıldıkça gel gene oldu mu evlatçııım?. :P
Tamam söndürdüm tamam..
SilGeldim gene :)
;) Ha şöyle... :P
SilBir kahveni içmeye geldim :)) Hep herşeyi + tarafıyla bakmaya çalışırım.Böyle bir tiple otursam gerçekten hayatta çok acı çekmiştir diye düşünürüm üzülürüm empati kurmaya çalışırım. Ama şükürsüz bir tipte kişilikte bir insansa eğer ona karışmak bana düşmez yaratan ile arasında olan bir durum....
YanıtlaSilHiç sıkılmadan yazını yani paylaşımını sonuna kadar okudum. Ama hoşuma gitmeyen tek bir tarafını yazmadan geçemeyeceğim...Bu güzelim yazının verdiğin emeğin arasına içinde yazdığın kaba kelime hiç yakışmamış. Ama lafımın başında yazdığım gibi hiç sıkılmadan okudum ve bazı insanların böyle olduklarının hiç farkında değilim.
Hoşgeldiiin. :) İnanmazsın, tam da kahvemi yudumluyodum yorumunu açtığımda. Hemmen ikileyelim kahveleri o zaman. :)
SilUmarım böyle bir tiple sürekli oturmak zorunda kalmazsın. Bazen etrafında sayıları çoğaldığında, inan tahammül etmesi oldukça zor. Bulunduğun ortamları olumsuzlukları, negatif söylemleriyle sabote etmelerine sürekli göz yummak zorunda kalmak, gerçekten marifet ister. Hele ki benim gibi, insanların yüzüne sırf kırılmamaları için olumsuzlukları söylememeyi, hep yutkunup susmayı, görmezden gelmeye çalışmayı tercih eden biri için ha bire şişmek ve hiç inememek demek. Sanırım bu yazıyı da tam da yine üst üste inememelerim üzerine yazmışımdır. Zaten blogumda genelde içimdekileri olabildiğince parmaklarıma geldiği gibi yazıyorum. Bu yüzdendir ki arkadaşlarımın, akrabalarımın çoğu bilmez blogumu, yazılarımı. Okuyup da alınmalarını istemem çünkü. Derdim sadece üzerimdeki negatifi atmaktır çünkü, kimseyi düzeltmek, kırmak üzmek değil. Tarzım da zaten tüm yazılarımda aşağı yukarı benzer, hafif çemkirik, hatta bazen dediğin gibi kabadır yani. ;)
Canın kahve istediğinde her zaman gel, netekim bendeniz iflah olmaz bi kahve sevdalısıyımdır. ;)
Sevgiler... :)
Her zaman bloğundayım artık bıkarmısın bilemem ;) Bazen yorumlarımla bazende sessizliğimle :)) Bana da beklerim hep :)
SilBenden de sana kocaman Sevgiler :)
Gelirim fırsat buldukça. Sıkılmak ne demek, bilakis memnun olurum. :) Hatta gelirken kek, börek de getirirsen bayılırım. ;) İyi haftalar olsun...
SilÇok güzel ve gerçekçi bri yazı olmuş. Elinize sağlık. Sondaki kaçma fikrine katılıyorum :)
YanıtlaSilTeşekkürler. :) Sizin yazınız da öyleydi.
SilO halde birlik olalım, organize hareket edelim derim. ;)