10 Mart 2016 Perşembe

Biz zaten kişisel gelişikiz?!



Geçenlerde sevdiğim bir arkadaşımın kişisel gelişim kitaplarını sevmediğini söylemesi üzerine konuyu biraz kurcalamış, lakin bir orta yol bulamayıp, kısa yoldan üstünü örtüvermiştik. Gel gelelim, üstünü yüzeysel bir şekilde kapatmış olsak da, benim üzerinde sıkça kafa yorduğum, ve fakat bir türlü çözemediğim bir konudur şu bazılarındaki kişisel gelişim fobisi. Kişisel gelişim kitaplarının edebi değeri olmadığından dolayı okunmak istenmediğini öne sürmüştü o gün arkadaşım. Çok inandırıcı gelmese de üzerinde düşündüm yine de. Velev ki öyle, peki sadece edebi olanı mı okumalı ki insan? Kişisel gelişimfobik arkadaşların ellerinden düşürmedikleri o 'çok satan', çok okunan kitaplar çok mu edebi? Hem neden illa ki edebi olan değerli? Edebi olmayan, ama düzgün bir dille yazılmış, ya da belki de konuşma diliyle yazılmakla birlikte, keyif veren, kişiye olumlu bir katkı sağlayan, bilgi veren ya da sadece güldüren kitaplar değersiz ve okunmamalı mı yani?
Tü kaka mı?! Nedir bu ille de edebi olma, edebi yazma ve okuma kaygısı?!

Ha bir de, kişisel gelişim kitaplarına tepkilileri bir yana bıraktım, ya hiç okumayanlara ne demeli. Neresinden tutsan elinde kalır bir haleti ruhiye vesselam. Zaten şu yaşıma geldim, iyice belledim ki, okumayan, gelişmeyen insanın ne tavrına, ne tepkilerine, ne düşüncelerine, ne de inandıklarına güvenebilirsin. Bunu bilir, bunu söyler, bu konuyu da burada ivedilikle kapatıp, asıl konuma kısa yoldan dönerim.


Okumak güzel elbette güzel olmasına da, asıl önemli olan okunanın edebiliğinden, türünden çok, içeriği ve kişiye ne kattığı değil midir? Okuyanı bir adım ileri taşıması, fark yaratması, belki de sadece güldürerek keyiflendirmesi de yeterli değil midir? Kriter bu olunca da elbette kişisel gelişim kitaplarının hepsini bir kefeye koyup, "ben karşıyım!" tarzı yaklaşamazsınız. Ben de her kişisel gelişim kitabını bayıla bayıla okumam elbette. Hatta bazılarını okumak istediğim halde yarıda bırakırım, birbirinin tekrarı olduğu için, ya da sadece sarmadığı için, ticari koktuğu veya şişirildiği için belki de. Ama öyle kitaplar var ki bu kategoride, kesinlikle herkesin okuması gerekir bana göre. Mesela 'Kişiliğinizi Tanıyın', 'Beş Sevgi Dili', 'İçe Dönük Konuşmanın Gücü' ilk aklıma gelenler bu konuda. Demem o ki, bütün romanları aynı kefeye koyup, iyi ya da kötü diye etiketleyemeyeceğiniz gibi, bu alandakileri de öylece kestirip atamazsınız efenim. Neticede herkes kendinde gelişmesi gereken noktaların farkına varıp, ona uygun olan, nitelikli kitapları seçmeli bence. 

Ama nerdee... Bizim insanımız zaten doğuştan fazlasıyla olgun ve gelişik ki... 😒 Beni asıl üzen ve ciddi anlamda rahatsız eden de bu ya zaten. İnsanların çoğunun kendini zaten fazlasıyla gelişmiş, olmuş bulmasından mütevellit, bu tarz kitapları gereksiz görmesi. Bu nasıl bir egodur, nasıl bir kendini bilmezliktir anlamam mümkün değil şu hala gelişmeye çalışan gariban aklımla. Zira benim düşünceme göre, oldum dediğin an, çürümeye de başlarsın elma gibi. Olmak, ölene dek devam edecek bir süreç değil midir? O halde bu über gelişmiş arkadaşlar gencecik yaşlarında o olgunluğa kaşla göz arası hangi zaman diliminde erişmişlerdir?

En iyisi mi ben bu fazla olgun insancıkları çözmeye çalışmayı bırakıp, o pek bir öcü görmüş gibi kaçılan kişisel gelişim kitaplarının sayfalarını aralayayım ucundan;


Şimdi güzel kardeşim, fazla gelişmiş akıllım, o okumaya tenezzül etmediğin kitaplar var ya hani, işte onlar ulaşılabilir ve tutarlı olmanın önemini anlatıyorlar mesela her şeyden önce. Telefonu açamadığında örneğin cevapsız çağrılara, sms'lere vs. uygun olduğun zaman mutlaka dönerek, güvenilirliğini, kişisel kredini yüksek tutmayı öğretiyorlar. 

Dengeli olmayı öğretiyorlar sonra; bir ak derken bir gök dememeyi, bir an yerdeyken, bir an gökte olmamayı, duygusal anlamda stabil olabilmeyi, tepkisel olmamayı, istikrarlı olmanın önemini anlatıyorlar mesela...

Gününü, ayını, hatta hayatını planlayarak yaşamayı, inşallah maşallahla geçiştirmemeyi anlatıyorlar. Şu yaşa gelmişsin, bir ev gezmesini bile planlayamıyor, bir kahve randevusu için bile söz veremiyor, nasibe kısmete bağlıyorsun ya hani her bir haltı, işte o hallerinin ne menem akıl fukarası haller olduğundan bahsediyorlar öte yandan...

Birisine herhangi bir konuda hayır demen gerektiğinde kem küm edip, kıvırtıp, sonra da yalancı durumuna düşeceğine, direkt hayır diyebilmeyi öğretiyorlar, hani lazım olursa...

Sosyal hayatta yaşadığın olayları ha bire kişisel algılayıp, dramatize etmemen gerektiğini anlatıyorlar... Karşındaki insanı, şartlarını, öyle davranmasının ardındaki nedenleri anlamanı, bu vesileyle de kızmamayı, kırılmamayı öğretiyorlar...


Her şeyi bilemeyeceğini, öğrenmenin sonu olmadığını, o çok kıymetli önyargılarımızın üstesinden gelebilmeyi, zira bazen bizi komik duruma bile düşürebileceklerini, açık fikirli olabilmeyi, onaylamasak da anlamaya çalışmayı, empati yapabilmeyi öğretiyorlar bazıları da...

Okumanın, araştırmanın, merakın faydalarını anlatıyorlar. İnternette gördüğün her ota çorbaya sazan gibi atlamamayı, mutlaka, ama mutlaka araştırmayı, gerçeğin peşinden gitmeyi öğütlüyorlar...


Ha okumak demişken, önüne geleni değil, çeri çöpü değil, ucundan sana ve o çokbilmiş keçi ruhuna bir fayda sağlayacak, bir gıdım öteye götürecek şeyler okumanı salık veriyorlar bir de...

Hayat başarısının okul başarısına kesinlikle bağlı olmadığını, bundan mütevellit o zavallı sabi sübyan evlatlarınızı ders, sınav, not stresine sokarak, minik beyinlerini ve yüreklerini çürütmemenizi anlatıyorlar üstüne. Başarının her şey olmadığını da sahi...

Verdiğin sözü tutmayı, tutamıyorsan da mutlaka vaktinde açıklama yapmayı öğretiyorlar hala dürüstlük kavramı gelişmemişgillerin ağzına layık...


Ve insanın değişebileceğini öğretiyorlar. Herkesin olumsuz özelliklerinin olabileceğini, ama bunların değişebileceğini... "N'apayım hayatım, mizacım böyle!" deyip, o koca poponun üstüne oturup, daha da büyüterek ömrünü geçirmemeni salık veriyorlar. Kötü ve olumsuz yönlerini düzeltebileceğini; belki hemen olmayacağını, ama çabalarsan zamanla daha iyiye doğru yol alacağını; değişim ve gelişim için insanın kendine, beynine, ruhuna emek vermesi gerektiğini de...

Hani ola ki o yaşına gelmiş, ailende, okulunda, hiçbir ortamında bunlara benzer temel insani değerleri, doğruları alamamış ve hala yukarıda saydıklarımdan birini ya da birkaçını ısrarla yapıyorsan odun gibi, bir zahmet o tembel poponu kaldır, bir el atıver şu kişisel gelişim konusuna derim nacizane. Hadi canım, hadi bebeeem; korkma ısırmaz, yakmaz elini, vallahi bak!

 ***********************************

Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :) 

26 yorum:

  1. Merhaba:)Günün bu saatinde dimi.Kişisel gelişim kitapları okumayı çok severdim.Yazarlardan birinin- yaşamayı sevmekle ilgili bir kitabı vardı- intihar ettiğini,bir diğerinin -evlilikte aşkla ilgili bir kitabı vardı-uzunca süren evliliğini bitirdiğini öğrendiğimde çok şaşırmıştım.Yine de eline geçirdi mi affetmemeli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba :) O yaşamayı sevmekle ilgili yazan yazarın intihar ettiğini iddia eden talihsiz kitabı ben de okudum. Ve o yazarın neredeyse bütün kitaplarını okuduğumdan şüphe ettim bu bilgiden. Araştırdım ve ölüm sebebinin intihar olmadığını öğrendim. Ve tabi ki o bahsettiğin kitaba ve yazarına o gün bugündür oldukça mesafeliyim. Gerçekten yazık, insan çamur atacaksa da, destekli atmalı. :) İşte tam da bunu anlatmak istedim yazarken. Teşekkürler bu örneği verdiğin için, ben unutmuştum. <3 Demek ki neymiş; Kişisel gelişim kitabı var, kişisel gelişim kitabı var. İyi seçmek lazımmış. ;) Sevgiler...

      Sil
    2. Evliliğini bitiren bir yazarın evlilik üzerine tavsiyeler veremeyeceğini düşünmek yanlış olur bence çünkü evlilikte yapılan ve kendi yaptığı hataları karşısında gördüğü hataları bize yansıtmakta başarılı olabilir. Evlilik üzerine kitap yazmak evliliğini bitirmeyeceği anlamına gelmemeli. Yanlış insanla hayatını birleştirmiş olması demek evlilik konusunda yazdıklarının hepsinin yanlış olduğunu, güvenilmemesi gerektiğini göstermez bence..

      Sil
  2. Sanırım farklı türdeki kitaplara hayatımın farklı dönemlerinde meraklı oluyorum. 40'lı yaşların başında olduğum şu günlerde kişisel gelişim kitapları okumuyorum mesela,istemiyorum. Ama okuduğum ve faydalandığım bir dönem oldu. Gelişmişim demek ki:) Kişisel gelişim kitaplarının iyisini, yetkin isimlerin yazdıklarını okumak önemli. Diğerlerinin hiçbir yararı yok kanımca.
    İnternette yazan her şeye atlamamak konusunda da çok haklısınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap seçimi ihtiyaca binaen olur zaten. Demek o dönem ihtiyaç duymuşsunuz. Ben eskiden ezelden okurdum kişisel gelişim kitapları. Halen okuyorum, ama birçoğu tekrar geliyor artık. Şu anki ihtiyacıma uygun seçmeye çalışıyorum olabildiğince. :) Sevgiler...

      Sil
  3. Dediklerinin hepsine katılıyorum. Evet bir sürü şişirme, dandik gelişim kitapları da var her konuda var bu. Hayatımıza dokunup bir adım ileri görürenleri görmezden gelemeyiz bu yüzden.

    Harika bir yazı, bayıldım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Handaanım, uzak kaldım bir süredir. Özledim sizleri. :/ Koro çalışmaları ve işler güçler beni benden aldı.

      Beğenmene sevindim. ;) Öpüldünüz efenim... :*

      Sil
  4. Bu yazının altına imzamı atabilirim :) Ellerine sağlık. Gerçekten de kişisel gelişim kitabı var kişisel gelişim kitabı var. Çok satanlarda diye alınan birçok kitabın içeriği o kadar yerlerde ve birbirine benzer ki bize bir şeyler katabilecek kitapları görmüyor bile birçok kişi. Ayy yazını okuyunca bir sevindim ki anlatamam :)Tekrar ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel, sıcacık bir yorum. <3 <3 Benzer düşüncede olan insanların olması da beni çok sevindirdi. Oysa bu yazıyı yazarken birçok blogger arkadaşımın bile hoşlanmayacağını düşünmüştüm. Yanılmışım demek.
      Çok teşekkürler samimi yorumun için. Sevgiler... :)

      Sil
  5. Kişisel kitabı seçilirken veya tavsiye edilirken ince eleyip sık dokunmalı. Sen mükemmelsin, sen bu hayatın merkezisin, senden iyisi yok, kingsin kralsın, ah canım benim, bitanem kimseyi sallama senden değerlisi yok türünde kitaplar hiç tercihim olmadı. Kaliteli bir kişisel gelişim kitabı seni pohpohlamadan sana hayatına nasıl yön verebileceğini göstermeli. Egonu yükseltecek sözlerle altı boş ben değerliyim banane başkasından mesajını verdiği zaman insanlara, tabiri caizse çevremizde içi boş olduğu için başı dik duran bir sürü başak görüyoruz. Çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazı güzel olabilir belki, ama yorumun yazıyı daha da güzelleştirmiş, tamamlamış. Çok beğendim. Teşekkür ederim katkın için. Tam yorumunu okurken, zaten içi boş, egosu tavan bi sürü insan dolanıyoken, o tarz kitapları hiç almayalım biz diycektim ki, zaten başı dik içi boş başakla noktayı koymuşsun. <3 <3 Birlikte yazı yazsak mı ki diyorum bi ara. ;) Sevgiler... <3

      Sil
  6. Kişisel gelişim kitaplarını okuduğum için utanmam gerekiyorsa çok güzel utanmış, sıkılmış rolü yapabilirim :)) Ahmet şerif izgören- Avucunuzdaki kelebek tavsiye ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olleyy! Kendim gibi birini daha buldum. ;) Mimikli'nin dünyasında kişisel gelişim okuyanların göslerinden itinayla öpülür, VIP sandalyede oturturulur. :) Hoşgeldiniz efenim, sefalar getirdiniz.
      Öneri için çok teşekkürler. Diğer kitaplarından okudum, ama bunu sanırım okumamıştım. Listeye alalım. Sevgiler...

      Sil
  7. Bu kitapların kitapçı raflarından eğitim hayatına geçmesi gerekir.Eğitim sistemi tepeden tırnağa rezalet. bir Japon dizisin de fark edip sonradan netten bakınca daha ilk okul düzeyin de başlıyor ve öncelikli çok da ağır diye bahsettikleri bunlar işte. saygı sevgi davranışlar aile çevre topluma karşı sorumluluklar çok etkilenmiştim . matematik ,dil tarih ve diğerlerini illa ki öğretilir ama ilk okul alt yapıdır sağlam temel atılmalı.Bunlardan iyi ders kitabı mı olur bir sürü saçma müfredat programı var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman dediğim şey, bu kitaplardan bazıları derslerde okutulmalı. Aklın yolu bir. Bir sürü gereksiz ezber bilgiyle çocukları aptallaştırmaktan başka bir sonucu yok şu anki eğitim sisteminin malesef. :/
      Sevgiler... <3

      Sil
  8. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp dememişmi atalarımız taa o zamanlardan. Bir nevi kişisel gelişim için söylenmiş bir söz aslında. Dediğiniz gibi her önümüze geleni değil tabii ki ama kendimizde eksik olan yönlerimizi tamamlayıcı türden olanları okumak bencede zarardan çok fayda getirir kanısındayım. Güzel bir anlatım olmuş yüreğinize sağlık.sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler güzel yorumunuz için. Kitaplarla ve sevgiyle kalın efenim... ;)

      Sil
  9. Merhaba :)
    Emeğinize sağlık, hiç sıkılmadan bir solukta okudum :)
    Ben hiç kişisel gelişim kitabı okumadım çok istediğim halde okuyamadım işte :))
    Ne tavsiye edersiniz, nereden veya hangisinden başlamalıyım ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba.:) Severek okumanıza sevindim. Bu konuda herkesin mutlaka okuması gerekir dediğim öncelikle yazıda bahsettiklerim. Okuyun, pişman olmayacak, hatta beni sıkça anacaksınız hayatınızda. ;) Sevgiler...

      Sil
  10. Konuya çok farklı yönlerinden bakmışsınız, ellerinize sağlık sonuçta ortaya harika bir yazı çıkmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kısa ve samimi bir yorum. Beğenmeniz mutlu etti. Her zaman bekleriz efenim. Sevgiler. :)

      Sil
  11. şekersiz alayım canım :) geldim kahveye.
    bu kitaplardan çok şey öğrenilebiliyor. 1000 lerce kitap var yani ne romanların hepsi süper ne de gelişim kitaplarının. bence iyi bir dille yazılan eserler okunmayı hak ediyor. kişisel gelişim kitaplarını ben çok seviyorum. elbette onlardan da eleme yapacağız.
    güzel bir konu;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hmm, süper. Tek cezvede ikimizin kahvesini de yapabilicem o halde. Hoşgeldin. ;)
      Konu güzel bence de, gel gelelim alıcıları açık olanlara sadece. :/
      Sevgiler... :)

      Sil
  12. Merhabaaaa: Ben geldiiiim. Berlinerler bir dahaki sefere söz :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yehhuuu! Sabah sabah nasıl sevindim bak. ;) Sevgiler kocaman... <3 :)

      Sil

Eee, yorum yok mu? Hiç mi yok?! :(