25 Temmuz 2014 Cuma

Gidenler, gelenler...


İlk aşık olduğunda, hep onunla olabilmek için dualar edersin. Dünyadaki tek aşık olunabilecek kişinin o olduğunu zannedersin safça. Kötü yanlarını görsen bile vazgeçemez, görmezden gelmeyi seçersin. Canına da okusa, içini de yaksa yaptıklarıyla, ille de onunla olmak istersin iflah olmaz bir şekilde. Ve bunun için gece gündüz dualar edersin.


Ve günü gelip, duaların bir sebeple kabul görmeyip, o ilk aşkından ayrıldığında müthiş bir acı ve çaresizlikyaşarsın. Sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hissedersin. Bir daha güneş doğmayacak hayatında, çiçekler açmayacak, şarkılar söylenmeyecek zannedersin. Bir daha asla kimseyle öyle olamayacağını, sevemeyeceğini sanarsın. Şu koca dünyada onun kadar sana uygun başka hiç kimse olmadığını zannedersin, hatta zannetmekten öte, eminsindir. Her gittiğin yerde onu hatırlarsın ve onunla gittiğin yerlere gidemez olursun. İçtiğin sigara sayısını arttırır, nefes alamamaya başlarsın. 

Ve zaman sazı eline alır, çalmaya başlar, büyürsün. Yeni insanlar hayatına girmeye devam eder ve bir gün bir bakarsın, sanki yeniden aşık mı oluyorsun ne?! İçindeki kelebeklerin pırpırlarını hissedersin sanki yine. İnanamazsın bir süre duygularına, yok canım dersin, yanlış alarmdır. Ben aşk hakkımı doldurdum ki dersin. Çünkü orada burada duymuş, okumuşsundur o yaşına kadar aşk insanın başına bir kez gelir, hatta bazen hiç gelmez diye. Ve sonra su akar, yolunu bulur misali, bırakırsın kendini akışına, oluruna. Yaşamaya başlarsın yeni gelen hediyeni doya doya. Ve o an şaşkınlıkla, şükredersin ilkinin gidişine. Ve hatta doğru kişiyleyse eğer yeni duygular, gün geçtikçe, ay geçtikçe, yıl geçtikçe şükürlerin artar bir öncekinin bitişine...

Çok sevdiğin bir arkadaşınla da yollarını ayırman gerektiğinde, aynı tedirginliği ve hayal kırıklığını yaşarsın aslında. Sanki o, şu dünyada sana dostluk edebilecek en iyisi insandı diye düşünürsün çünkü aynı yanılgı içerisinde. Tıpkı ilk aşkında olduğu gibi, bu dünyada sevilmeye değer bir avuç insan varmış gibi, yapışırsın en yakının, en doğrun sandığın dostuna da sımsıkı. Birlikte yaşanan güzellikler, en tatlı anlar, yapılan çılgınlıklar aklına gelir, ve kaybediyor olacağına üzülürsün... Ve fakat, yine, zaman ipleri ele aldığında, hayatına yeni, dürüst, vefalı ve yüreği güzel insanlar girmeye başlar doğal bir şekilde. Yeni yakın arkadaşların olur. Onlarda kendini bulursun sanki, neredeydi ki şimdiye kadar, niye yoktu ki diye düşünürsün yeni insanların hakkında ve mutlu olursun yeniden ve de şükürle.

Ve işte o zaman anlarsın, aslında HAYAT'ın seni iyiye götürmeyecek, köstekleyecek olan o vazgeçemediğin ilk aşklarından ve arkadaşlarından titizlikle koruduğunu. İtinayla elekten geçirdiğini, allem edip, kallem edip senden uzaklaştırdığını. Sen o an göremesen de, anlayamayıp, isyan etsen de, arkandan senin hayrına işler çevirdiğini. Ve bu farkındalıktan sonra bir daha kimseye, hiçbir şeye, hiçbir işe yapışamazsın artık. Kimse için ille de yanımda olsun diye dua edemezsin. Hayatından çıkmak için bilerek ya da bilmeyerek debelenenlere, veya bazen de hayatındaki rolü bitenlere olgunlukla yol vermeyi bilir hale gelirsin. Gidene güle güle, gelene hoş geldin demeyi öğrenirsin. Şu dünyada sevmeye değecek, hayatına zenginlik ve değer katacak ne kadar çok insan olabileceğini bilirsin çünkü artık. Ve açılan, boş kalan yerlerin kapılarını, hayatına ahenk getirecek insanlara açarsın güven ve iyimserlikle...


**********************

Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :) 

5 yorum:

Eee, yorum yok mu? Hiç mi yok?! :(