2 Temmuz 2017 Pazar

Çin Çarpması 3- Yiğidin Malı…


Yazılarımı takip eden ve Çin’e gidip geldiğimi bilen sevgili arkadaşlarım, yakınlarım ne zamandır Çin Çarpması 3 yok mu diye sorup durullaa. Gel gelelim, bu kez Çin’li ilham perisi bana bir türlü uğramak bilmedi kardeş, niyeyse. Gide gele yüz göz olduk tabii, nerde o eskisi gibi gel deyince gelmeler, git deyince gitmeler. Aylar oldu, daha yenice teşrif etti haspa. 😉

Yok yok, perinin falan günahı yok. İşin aslı, hayatım Çin seyahatleri arasına sıkışmış vaziyette gibi son aylarda. Bir bakmışsın seyahate hazırlanıyorum, bir bakmışsın dönüp yerleşiyorum. Ha bir de yorgunluktan mıdır, yoksa Çin’de kaptığım ne idüğü belirsiz virüs mirüs durumlarından mıdır bilmem, döndükten sonra günlerce yatıp kalmalar, durup durup devrilmeler, hayattan kopmalar da ayrı faktör tabii. Hal böyleyken ne kafa müsait yazmaya, ne yorgun bünye işin gerçeği. Neyse ki şu üç günlük bayram girdi de, bir sonraki seyahat öncesi acık nefes alabildi şu narin bünyem. Maksat şikayet değil elbette. Son seyahatten taze dönmüş, yazılacaklar ise beklemekten yorulmuşken, bir zahmet yazayım artık duygusuna teslim olmak benimkisi.

Hep diyorum ya, şu Çin’liler gayet şahsına münhasır, başkaca hiçbir millete benzemeyen,
her gittiğimde beni şaşırtmayı başaran ufak tefek ve de şirin insancıklar. Şirinler öyle olmasına da, bilen bilir, bazı konulardaki gelişmişlikleri ve hijyen anlayışları için pek de muasır medeniyetler seviyesinde denemez hani, bu da bir gerçek. Biliyorum, geçtiğimiz yazılarda az çok bahsettim bu konulardan. Ancak son seyahatlerde öyle şeyler gördüm ki, bahsetmeden geçsem yazık olur, arkamdan ağlar neme lazım. 😜


Şöyle ki, Çin’e yaptığımız son seyahatlerde acık taşra bölgesine gitme şerefine de nail olduk. Şeref, nail falan dediysem de lafın gelişi o. Bilakis, bildiğin kötü yola düşer gibi, taşraya düştük evladım iş güç derdine. Bu da neymiş dedik. Meğerse Shanghai Çin değilmiş, iyi mi?! Shanghai bildiğin modern, gelişmiş, Avrupa’nın bir çok kentine taş çıkartacak nitelikte, güzel mi güzel, cennet mi cennet bir şehirmiş meğer. En azından bizim bulunduğumuz yerleri öyleymiş enikonu. Oraya bile gitmeye nazlanan Mimikli’nin burnunda tüttü ya Shanghai, taşraya düşünce tabii... 😄


Şimdi biz, en azından ben, her yeri Shanghai gibi zanneden çocuksu saflığımla çıktım kardeş yine seyahate. Pekin’e indik önce. Güzel, ışıklııı, renkliii, ışıl ışıl. Shanghai gibiymiş duygusuyla asıl güzergaha yollandık yanımızdaki Çince İngilizce kursunun -1 kurunu anca tamamlamış, iyi niyetli çekik gözlümüzle. Arada, bir tren istasyonuna yolumuz düştü. E elbette ki benim gibi birinin tuvalete uğraması olmazsa olmazdı. Bu sefer donanımlıyım ya ama. Çantamda kağıt mendillerim, Hacıoğlu Kebap, Sevinç Pastanesi, Özsüt, Gıt Gıt Tavuk vs. envai çeşit yeme içme yerinden toplayıp, özenle o gün için biriktirdiğim ıslak mendillerimle Voltran’dan bile halliceyim yani donanım bakımından. 😎 Hoş, donanıma full mesai harcayıp, yazılımı es geçmişiz gerçi bu sefer de. Çin’in taşrası nedir, nasıldır bir bilgi, bir app falan yüklememişiz ki bünyeye. Neyse efenim, güvenle girdim sıra sıra üç tuvaletin yer aldığı WC'ye. En sondaki en temizdir duygusuyla (Herkes öyle düşünüyorsa, kısmet artık. 😄), yöneldim üçüncüsüne yorgun ve uykusuz halimle. Bölmeye girmek üzere bir döndüm kiii, o ne! Kadın kapı ardına kadar açık vaziyette açmış mabadını, öyle ele güne karşı şey ediyor iyi mi. "Ayh!! Sorry!" çıktığını anımsıyorum ağzımdan bir şokla ve de kendimi bir hışım geri attığımı. 😲


İlk taşra şokunu yorgunluğun da etkisiyle çabucak attıktan sonra gide gide vardık sonunda final destineyşınımıza. Geceyi neyse ki olaysız geçirdikten sonra yollandık yeni tanıştığımız üreticiyi ziyaret etmek üzere. Her şey gül gibi giderken haliyle yine teşaşür ihtiyacı hasıl oldu yine ve sağ olsun dış ticaretçi Çinli meslektaşım kısçe nezaketle WC'nin yolunu gösterdi. Göstermez olaydı, iyiydi. Bir açtım ki kapıyı, eski Roma usulü yan yana dizilmiş alaturka tuvaletler, arada ne duvar ne paravan, ne perde, öylece bana bakıyorlar kendilerinden bir hayli emin, "Biz buyuz, yaradılışımız bu. İşine gelirse güzelim." der gibi. Bir totomuzu ortak sileceğimiz fırçalar eksik anlayacağın. 😖 Tuvaletlerin öyle olması bir yana, kapı da kapanmıyor mu üstüne. Deli gibi sıkışmışım, ne yapacağımı bilemez haldeyim. Çaresizlik insana neler yaptırıyor yareppim. Kağıt mendili kapının arasına sıkıştırıp kapıyı iyi kötü kapattım, yanımda birilerinin daha olduğunu, sohbet ederek şey etmenin nasıl bir akıl durumu olabileceğini düşüne düşüne artık ne kadar oldurabildiysem, attım kendimi o garip tuvaletten, daha da otele kadar tutacağıma içten içe yeminler ederek.


Ha tutabildim mi sözümü? Elbette hayır. 😄 Üretimi gezip, toplantı odasına geçtik ki, bendenizin yine çiçek toplayası geldi hayırlısıyla. ‘Neyse, burası patron odası ne de olsa. İşçiler, memurlarla yan yana şey edecek değil ya!’ düşüncesiyle lavaboyu göstermelerini istedim. Veee bingo! Yanılmamışım. (İşte bunlar hep hayat tecrübesi, hep yaşanmışlık mirim! 😜 ) Tek kişilik olmakla birlikte, üstüne üstlük klozet ayol! Tam yeme de yanında yat diyeceğim ki, o da ne?! Klozetin oturma yerinin üstünü kaplamış bir havlu gibi bez mi ney o?! Evet. Klozetin oturma yerini bildiğin lastikli çarşaf gibi lastikli klozet şeysiyle kaplamışlar. Mirim ben ne edeyim, nasıl oturayım şimdi oraya? Silsen silinmez, üstüne tuvalet kağıdı sersen altındaki ıslaklık olduğu gibi geçer. Hayır, böyle bir icadın alametifarikası ne ola ki bizim bilmediğimiz? Sonunda konuyla ilgili master yapmaktan vazgeçip; şu yaban ellerde ne olacak benim hal-i pür melalim, kime ne ettim de bu tuvaletlerle kesişim kümesine düştüm Allahcım diye söylene söylene, bir şekil çözdüm işi mecbur.

Ertesi gün, bir başka üretici ziyaretimizde, 'burası daha medeni bir fabrikaya benziyor. Bak, kızın Çingilizcesi bile taaa şahane” diyen iç sesimin eşliğinde yollandım yine haceti gidermeye. Bir döndüm ki kapısı olmayan upuzuuun tuvaletin köşesini, gördüğümü nasıl işleyip, yorumlayayım; veri tabanımda nereye kaydedip, nasıl bir çıktı sağlayayım bilemedim bir an. Zira o bir gün önceki sıralı alaturka tuvaletlerin arasında bu sefer duvarlar var kapısız, lakin bu sefer karşısına da aynısından bir sıra koymuşlar. Yani öyle çömdüğünde hacetini görmeye, karşındaki iş arkadaşının mabadıyla sansürsüz yüz gözsün bu sefer. O an kafamın içinin ısındığını, sırtıma iğneler batmaya başladığını hatırlıyorum, çaresizlik hissiyle. Neyse ki çabuk geçmiş, aklım devreye girmiş olmalı ki kendimi en dip köşede, karşısındaki tuvalete temizlik malzemeleri yığılmış tuvalete atıverdim. Gel gelelim çapraz karşıya Çinli hatunun teki gelip kuruldu mu pervasızca. Bir yandan şey derken, bir yandan da karşısındakiyle laflıyor mu üstüne. Gözümü alamıyorum bir türlü, konsantre olamıyorum ne yapsam, naturama ters zira. Neticede ben kapıda birileri sıra beklerken bile rahatsız olup, yapmadan geri çıkan bir pamuk prensesim yahu?! Ne kadar da teşneymişler toplu halde şey ederken sosyalleşmeye meğerse… Neyse, daha da detaya girip devrelerinizi yakmayayım, lakin Çin işkencesi dediklerini birebir yaşadım diye yemin etsem, başım ağrımaz. 😄


O günü de atlatmanın, her su yoluna gidişte bin bir macera yaşarken, her çıkışta bir şekilde zevahiri kurtarmış olmanın, Çin ile ilgili engin bilgi ve tecrübelerime böylesine möhüm bir yenisini daha katmış olmanın huzuruyla, sulu sabunlu otelimiz, cennetimize döndük sağ salim. Ertesi gün, niteliği, kapasitesi bakımından pek de istemeden, patronun isteği üzerine bir başka üreticiye gittik. Veee tuvalet kalite kontrolcüsü ünvanım gereği, dakika bir gol bir, sordum tabii yine yerini. Bir şirin kız kattılar yanıma tuvaleti göstersin diye, tin tin yollandık yine bütün iyi niyetimizle. Kız bir duvar arkasını gösterdi tuvalet diye ve gitti. Gel gelelim o duvarın arkasına bir geçtim ki ne göreyim! Ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Yere bir oluk gibi bir şey yapmışlar derme çatma; vardığı yer boşluk, ışık, tarla. Ne çeşme, ne su! Tuvalet olduğunu anlayabileceğin tek şey koku ve o olukta henüz tarlaya ulaşma şerefine nail olamamış insani çıktılar! 😕 Yıllar sonra ilk kez kendimi, çocukluğumdaki, Almanya’dan Türkiye’ye arabayla gelirken Yugoslavya’da tuvalet bulamayıp, gübrelenen mısır tarlalarında gibi hissettim... (Aşağıdaki foto için very sorry... 🙈🙊 Hale bak! Bir gün ak sakallı, nur yüzlü bir dede rüyama girip, "Gün gelecek, hiç gitmek istemediğin Çin diyarına on yüz kere gidecek; hiç işin yokmuş gibi, olur olmaz tuvaletlerin fotoğraflarını çekip çekip, bir de üstüne kırk laf edeceksin" dese inanmazdım. 😃)


Allahın hakkı üçtür ya, bizimki dört oldu, o oldu Çin tuvaleti eziyetim. Ondan sonraki seyahatlerde daha da üç beş kişilik sosyal tuvaletlerle karşılaşmadım hamdolsun. Karşılaşmadım da, genel anlamda memlekette hijyenin hi’si yok, o ayrı. Ne sabun, ne tuvalet kağıdı çekik gözlerini öptüğümün diyarında. Günlerce oradasın sonuçta kendileriyle teşrik-i mesai derdine. Kabullenmek yerine pimpiriklensen, eziyeti katlarsın. Bir yerden sonra artık sen de, koy dötüne rahvan gitsin diyorsun sonuçta ister istemez.

Hayır tuvaleti falan geçtim , bir de dünyanın otunu, baharatını, sosunu, börtü böceğini, omurgasından turnike şeysi (kan alırken kolu sıkmak için kullanılan lastik gibi şey) çıkan boklu dere balığını falan önüne koyuyollaa her öğün, yiyebildiğini yiyorsun için aldığınca tabii. E hal böyle olunca, iki günde sen sen olmaktan çıkıyor, başkası gibi kokmaya başlıyorsun bildiğin. Üstüne bir de sabun peçete kıtlığı, gerçekten zorluyor evladım sinirleri, bünyeyi, öyle böyle değil... Bu son gidişte hele, her bir şey nasıl üstüme geldi, istiap haddim ne kadar doldu, tahammül eşiğim ne kadar düştüyse artık, dönmemize yakın bir gün eşime diyorum ki telefonda “Çok özledim her bir şeyi, en saçma şeyleri bile… Balkon silmeyi bile özledim vallahi!” 😄

Artık dönüşümüzde, nasıl pis hissettiysem, nasıl yokluk duygusuna kapıldıysam demek, Atatürk Havalimanı’na iner inmez bir hışım attım kendimi kapılı, klozetli, missss gibi tuvalete. 😄 Nasıl temiz hissediyorum, nasıl güveniyorum ama temizliğine, yere yiyecek düşse alıp yiyeceğim, o derece sıyırmışım. Sanırsın evime ayak basmışım. Yetmedi, geçtim lavaboya. Hani filmlerde vaha bulmuş çöl bedevileri gömülür ya suya, o biçim gömüldüm gözüm dönmüşçesine. Nasıl sabunluyorum kendimi, yetmiyor, vuruyorum suyu suratıma şap şap. Bildiğin duş aldım yahu memleketimin gözünü sevdiğim umumi tuvaletinde. Doğruya doğru, her ne kadar Avrupa standardında olmasa da, memleket iyiymiş meğerse, iyiymiş kardeş. Vesselam, toprağı öpesi gelmek ne demek, şu yaşımda deneyimledim yani şu Çin tuvaletlerinden ötürü… 😉

Bu arada, Çindi tuvaletti bir yana, eve gelir gelmez eşimin ilk lafı ne olsa; “Balkonlara dokunmadım, sana bıraktım aşkım.” 😄😄


Onca içinizi kaldıracak, tiskinç resimden sonra şifa niyetine,
güzel yanları da çok helbet resmisi... 😉

**********************************
Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :) 

56 yorum:

  1. Hahahaha, bazen kabuslarımda görürüm böyle şeyler, uleyn önceki hayatımda Alaska'da yaşadığıma emindim ama yoksa Çin'de de mi bulundum. Klozet olsa yine idare eder insan bir şekilde de alaturka karşılıklı muhabbet görüntüsünü unutmak istiyorum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma Handaanım, ben de unutmak istiyorum istemesine. Gel gelelim, unutmayı bırak, gidip gidip tazeliyorum görüntüleri. :D

      Sil
  2. Sabah iş yerinde simit, peynir ve çay üçlüsünü yaparken tuvalet yazısı okumak paha biçilmezdi Mimikli :D :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kıyağımı da unutma. :D Çok özür bilerim. :)

      Sil
  3. diğer yazılarınızı da okumuştum ama yine yazınızı ilk okuyuşumda çin değil cin çarpması olarak okudum :) farklı bir deneyim olmuş .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yayınlarken, Sevilay okursa yine cin çarpması gibi görmez umarım diye geçti vallahi içimden. :D Sevgiler. :)

      Sil
  4. Vay kimleri görüyorum. Mimikli zalım maceralarıyla geri dönmüş:) Tuvalet kalite kontrolcülüğü çekilir dert değilmiş. Adamlar utanmasa yollarda, parklarda halka açık hizmet sunacaklarmış. Sen yazdıkça ben Çin' den ve Çinliler' den soğuyorum valla:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zalım macera. :D :D Çok yaşa!

      Yok yok, soğuma. Tamam, böyle yönleri var. Ama öte yandan öyle mütevazi ve güzel insanlar ki, bazen diyorum bu alçakgönülüllük dağıtılırken en önde Çin'liler en arkada Türk'ler duruyordu zahir. Egolarını iyi terbiye etmişler. En azından benim tanıdıklarım öyle. Neticede, gitmeli, görmeli mirim. ;)

      Sevgiler...

      Sil
  5. Gülmekten karnım ağrıdı okurken. Ne tuvalet macerası imiş arkadaş. :) Bir yaşıma daha girdim!
    https://www.facebook.com/BirYasimaDahaGirdim/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep bey beğenmenize, okurken eğlenmenize sevindim. :) Sayfanızda da paylaşmışsınız, teşekkür ederim. Çok incesiniz. :) Ayrıca bu yazıyı beğendiyseniz öncekileri de hoşunuza gidebilir. Bakmak isterseniz:

      http://mimiklibocek.blogspot.com.tr/2016/09/cin-carpmas_3.html

      http://mimiklibocek.blogspot.com.tr/2016/09/cin-carpmas-part-2-utu-de-yaparm_43.html

      Bloğunuzu bulamadım malesef ancak G+'dan takibe aldım. Her zaman beklerim. Saygılar. :)

      Sil
    2. blogum şudur: http://www.rehitu.com/

      teşekkürler :)

      Sil
    3. Teşekkürler. Bloğunuzu da takibe aldım. Uygun bir zamanda ziyarete gelirim. İyi günler. :)

      Sil
  6. Bi kerem balkonları sana bırakmadım :( İnsanlar hakkımda ne düşünecek, hiç düşünmiysin!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahhaa! Yok, bırakmadın. Hatta o gün bugündür komple devraldın, elimi sürdirmıysın, doğruya doğru. :) Ama gelir gelmez lafını da olsa ettin, koparttın ya o bitik halimle, iyiydi. :D Tişikkür idirim! :)

      Sil
  7. Neler geçmiş başınızdan öylee :))
    Tuvalete sık giden biri olarak sanırım ben de çaresiz kalırdım, gün boyu gitmeyenlere özeniyorum. Ve buradaki lavabolara pis derken Çin'i görünce iyiymişiz gerçekten :D
    Geçmiş olsun diyeyim, ancak o denir :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah canııım, demek siz de aynı dertten muzdaripsiniz. Çok yok da böylesi etrafımda. :D Kötü bi durum ama sevindim açıkcası yandaş bulduğuma. :D

      Teşekkür ederim. Sevgiler. :)

      Sil
    2. Hihi insan çoğu zaman tuvalete gitmeye çekiniyor dmi :)
      Aman bizi böyle kabul etsinler.
      Ve size Çin'i yasaklıyorum :D

      Sil
    3. Gizli Öznem, ciğerim, duygularıma tercüman oldun. Aynen öyle. İnsan tuvalete gitmeye çekiniyor bazen. :/

      Yalnız biz birlikte takılsak, Çin'e felan birlikte gitsek ne şahane olurdu. Körler sağırlar birbirini ağırlar hesabı, bütün garip gurup tuvaletleri eğlenerek keşfederdik hiç değilse. :D :D Ne demişler, ortak dert, dert değildir! ;)

      Sil
    4. :D Ayy haha sahiden ne güzel olurdu
      Hijyenik bir şeyler icat ederdik belki :D tuvaletlere karton götürür tutardık birbirimize :D

      Sil
  8. Hoşgeldinnn sosyal medyada bu tuvalet fotoğrafları üzerine ne geyikler yapılıyor :))))
    Hatta inşatı tamamlanmamış yapılar olarak bile algılandı gerçekmiş yaaaa:)
    Kıyamam yaa ne rezillik bu kimseye sormadınız mı bu nedendir diye çok mu meraklılar görmeye anlamadım ki. Diğer gidişin de sabun ve bebelere satılan her yerde kullanılabilir mini tuvaletlerden almalısın diye geçirdim içimden okurken:)))))))))) ayy onlar bile steril yaptın poşeti bağla at:))
    Hayatta çok sınav var da sana en şey olanı düştü bu sefer demek ki. Ülkemiz de ummumi tuvaletler de olsun en azından kapısı var artık diyeceğiz o zaman:)))
    Gece gece iyi güldüm yaa geçmiş olsun şimdilik diyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa, gerçekten mi? Sosyal medyada nerede ki? Haberim yoktu. Kuyuya taş attım desene. :D

      Yok valla sormadık Hatice hanımcım. Ayıp geldi herhalde ne bileyim. Yalnız çözüm önerilerine bittim. :D Teşekkür ederim. Bir dahaki sefer aklıma geleceksin kesin. :D

      Teşekkürler katkın için ve kocaman sevgiler marifetli, güzel yürekli kadın. <3 :)

      Sil
  9. çin tuvaletleri :) aksiyon filmiiii :) balkonları sana bıraktım :) romantik komediii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahhaaa! :D Deep, süpersin. Bütüne bakışın hep farklı. Sayende romantik komedi kahramanı da oldum, hadi iyiyim. :)

      Sevgiler. :)

      Sil
  10. İlginç, ilgiyle okudum yazınızı; şaşırmadım diyemem. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ilginize, katkınıza. Aynen. Gerçi 'şaşırmadım diyemem'den öte bir duyduydu benimkisi, tabi bizzat tecrübe etme zorunluluğu olunca. :) Saygılar.

      Sil
  11. Okurken ne güldüm ama :D Çinlilerin temizlik anlayışlar antik dönemden geliyor galiba :D Efes Kenti'nde de tuvaletler yan yana bu şekildeymiş ya -.-

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. He valla kardeş. Benim de aklıma o tuvaletler geldi hemen. Efes'te ilk gördüğümde ne tepki vereceğimi bilemeyip, "bu ne beğğ!" diye cırladığımı hatırlıyorum. Bi de üstüne ortak kullanılan fırçaları duyunca, o dönemde, orada yaşamadığım için neremle şükredeceğimi şaşırmıştım. :D :D Nerden bilecağdım bugün bir benzerini bizzat yaşayacağımı tebi. :)

      Sil
  12. çok seviyorum bu seriyi ya , tamam senin için kötü olmuş ama okuması çok eğlenceli , japonya da muazzam temiz anladığım kadarıyla ama çine gitmekten vazgeçiverdim gari :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Sevmene çok sevindim. Gerçi ben içten içe "taa neler yaşeyceen acep şu Çin diyarında" diye iç geçiriyo olsam da, dediğin gibi okuması yaşamasından daha eğlenceli hiç değilse. Malzeme oluyo işte gele gide. :D

      Ama sen yine de bi git, gör derim. Taşraya gitme evladım. Pekin, Shanghai, Qingdao'ya git. ;) Elma dersem çık, armut dersem de çık! :D

      Sil
  13. Tuvalet deyip geçmemek lazım... :) önemli bence de... Çİn e gitceğimi sanmıyorum :)
    http://loveandsmile.wordpress.com/

    YanıtlaSil
  14. ilahi çok hoşsun :)))
    öldüm anlattıklarına
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Sevindim beğenmene, gülümsemene. Her ne kadar yaşarken acı da olsa. :D

      Sevgiler benden.

      Sil
  15. Çin Dili ve Edebiyatı mezunu eski hoşlandığım çocuk geldi aklıma nedense :D

    YanıtlaSil
  16. Ay dur mendilim nerde benim? Gülmekten ağrıyan karnımı bıraktım, yaşaran gözlerimi silmeliyim:DDD Hele o kumaş kaplı klozeti gördüğün anki mimiklerini düşünüp düşünüp resmen gülmekten anırdım. Bu posttan alınacak ders: Çin gezi listelerinde en sonlara yazılsın:DDD

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahhaa Calimero! Yaza yaza herkeşi Çin'den soğuttum valla. :D Yok yok, Çin gerçekten gidilesi, görülesi bir memleket. Lakin süprizlere hazırlıklı olmak lazım tebi. ;)

      Sil
  17. Kuzum farkında mısın 2017 bitiyor aylardan Aralık :)))) şiştttt orda mısınnnn bi cee yapsana

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaa, tokat gibi çarptı 2017 bitiyor deyince. Bir baktım, son yazı Temmuz'dan. :/ Çok ihmal ettim çok.

      Ama öte yandan hiçbir şey yayınlamadan hatırlanmış olmak da gülümsetti, mutlu etti. Ne tatlısınız Hatice hanımcım, çok teşekkür ederim. <3 Ha öte yandan böyle güzel blog arkadaşların var, sen tembellik ederken bile arayıp, soruyorlar. Sen hala otur diye daha da çok çimdikliyorum şimdi kendimi. :D

      Siz de iyi misiniz? Torun? Örgü bebekler, el emekleri? :)

      Sil
    2. Harikayız çok tatlı oldu kuzum:)))
      Ben bildiğin gibi her daldan az biraz ellerimin işe yaramasına şükretmeye devam:)) zaman zaman hayatın akışına göre uzak kaldığımız oluyor da sen güzel yazılarından çok uzun aralıklarla mahrum etme bizi:))) öpüyorum

      Sil
    3. Olmuştur tabii, maaşallah. :) Teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Bi denesiniz. <3 Ben de öptüm, sevgiler. :*

      Sil
  18. Gelip bir bakayım dedim, huuu, tuvalete düşmedin di mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Handaanım, ne iyi ettin geldin. Mutlu ettin. :) Her ne kadar Çin tuvaletlerine düşmemiş olsam da, hayatım bir Çin seyahatinden öbürüne geçiyor gibi sanki. 2 hafta oldu daha sonuncusundan döneli. Bir de üstümde bir atalet mi nedir. Geçer helbet, bu ara da böyle demek. ;) Öpüldünüz efenim. :*

      Sil
    2. o maşallah nerelere gittin :)

      Sil
  19. Mimikli nerededir? Ne yapmaktadır? Neden yazmamaktadır? Sorular, sorular:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa, ama siz böyle sözleşmiş gibi dürtüp durursanız nice olur benim halım?! Zaten kendime kızıyorum bloğumu ihmal ettim diye.:/

      Ne diyim. Bir garip hallerdeyim zahir. Çin gerçekten çarptı mı nedir gide gele. :D

      Sizler nassınız efenim? Afiyettesinizdir inşallah? ;)

      Sil
    2. İşler güçler, hayat gailesi. Yuvarlanıp gidiyoruz:)Mimikli sahalara dönmeli:)

      Sil
  20. Burdaki kapanmayan tuvalet kapılarının sonunun görseldekilere doğru evrildiğini düşündüm bir an ve korktum. Bir kapı yapmak o kadar mı zor gelmiş yahu :D Yine de suya sabuna hakkını vermek lazımmış. Okurken çok güldüm, özellikle o görsellerle karşılaşınca, yine de güzel deneyimler olmuş. Umarım bir dahaki sefere böyle şeylerle karşılaşmazsın. Bir katlanır karton falan mı taşısan ki? :) Ayrıca aylar sonra okumuşum ama ben de ufaktan yakınayım ki belki geri dönersin. Aylar olmuş yazmayalı, yeni hikayeleri merakla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orası öyle. Yaşarken tatsız da olsa, yaşanıp bittikten sonra tatlı geliyor deneyimler malum. ;)

      Valla öyle oldu kardeş. Bir atalet çöktü ki üstüme. Bir de başka öncelikler çıkardım başıma. Bloğu bir güzel ihmal ettim anlayacağın. Ama geçer bence. ;) Ben de bekliyorum geçmesini. :D

      Sil
  21. Gece gece iyi güldüm trajikomik yazınız sayesinde :D Tek başıma yetmeyince yanımda ders çalışan kardeşimi de iki de bir dürtükleyip yazıdaki can alıcı yerleri gösterdim :D Temiz bir millet olmadıklarını duymuştum ama bu kadarı da pes doğrusu. Canım köyümün tuvaletleri bile bunların yanında 5 yıldızlı otel tuvaleti kalır :D En azından mahremiyet, su ve sabun var :D
    Blogunuzu geç keşfettim (yazar burada çok üzgün) ama bundan böyle maceralarınızı dinleyecek bir kulak daha -gerçi bu durumda okuyacak bir göz daha edindiniz :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Esseve Rin. :) Maalesef yorumun mailime düşmediği için daha yeni gördüm. :( Çok özür dilerim. Demek bundan sonra çok güvenmeyip, arada girip kontrol etmeliyim.

      Çok teşekkürler geldiğin ve samimi yorumun için. Güldürebildiysem ne mutlu bana. :) Her zaman gel. Sevgiler. :)

      Sil
    2. Bu arada, blog adresini verirsen, iade-i ziyarete gelmek isterim. Google+'da birçok farklı adres görünüyor. :)

      Sil
    3. http://periodiclibrary.blogspot.com.tr/ eslem tatliş o daaa :)

      Sil

Eee, yorum yok mu? Hiç mi yok?! :(