Metroda
karşımda oturan adam kitap okuyor deminden beri. Kıyafeti mahalle
kıraathanesinden yeni çıkmış gibi. Saçlar yandan taranmış, elinde tespih,
parmağında kocaman bir taşlı gümüş yüzük, yan tarafına da belli ki içinde
kitabını taşıdığı, ucuz bir market poşeti sıkıştırılmış. Ne var yani diyorsun
değil mi adam kitap okuyorsa? Bir şey yok tabi. De, adam kitabı, okumayı yeni
öğrenmiş çocuklar gibi okuyor, ağzını kıpırdata kıpırdata, bıdı bıdı. Belki de
kitap okumaya yeni başlamıştır.
Niyeyse adamı iki saat kesmekten kendimi alamadım. İlginç... Normalde eline asla kitap alacakmış gibi bir tipi olmadığından ve hiç böyle birisinin elinde kitap görmediğimden kuvvetle muhtemel. Önce bir anlamaya
çalıştım, okuyor mu, okumayı mı öğrenmeye çalışıyor diye. Hayır, bildiğin okuyor adamcağız sayfaları çevire çevire. Sayfaları çevirirken de baş parmağının yarısını yalıyor neredeyse, ama bu bile rahatsız etmiyor niyeyse, sevimli bile geliyor bir şekilde. Sonra kitaba baktım, adına, ders kitabı falan mı ki diye, hani mecburiyetten çalışıyordur, bıdı bıdı okuyarak aklında daha iyi kalıyordur belki diye. Yok, o da değil, romana benzer bir şey okuyor. Dalmış da bir de iyiden iyiye, ruhu bile duymuyor meraklı gözlerimi, kafamdaki soruları. İçimdeki meraklı Melahat rahat bırakmıyor yol boyunca. Adamın çorabının rengine, pantolonunun ütüsüne kadar inceliyorum inene kadar. Ne kadar ayıp! :/ Hatta adam indiğinde resmen üzülüyorum, yarım kaldı dikiz keyfim diye. Deli miyim neyim...Sonunda
bir yandan kendime çemkirirken 'Amma önyargılısın, ne var yani, kahvehanedeki
adam kitap okuyamaz mı, kılığına kıyafetine mi bakar okuma merakı?!' diye, öte
yandan da mutlu oluyorum içten içe, elin adamının kitap okuyuşuna. Öyle deme
ama, elin adamı da olsa, aynı topraklarda yaşıyoruz, aynı havayı soluyoruz
adamla. Okuyan, düşünen insan dolsun her bir yanımız, ne güzel. Okusun da, kim
okursa okusun, nasıl okursa okusun işte. Yeter ki çoğalsın okuyan, düşünen
sayısı şu memlekette. Tabi okumak yetmez, ne okuduğu da bir o kadar önemli öte
yandan. Güzel şeyler okumak, dinlemek, izlemek gerek. Seçici olmak gerek. Ivır,
zıvır, ne idüğü belirsiz çöp doldurursan kafaya, çöp çıkar ağzından,
yüreğinden, her bir davranışından. Toprağa ne ekersen, onu verir ya geri. İnsan
beyni, ruhu da öyle değil mi?! Öfkeyle, şiddetle, nefretle doldur yüreğini;
abuk subuk diziler izle, saçma sapan dergi ve gazeteler oku; niteliksiz ve dahi
şuursuz insanlarla takıl; ekme, biçme, besleme, bırak kendi haline; börtü
böcek, çalı çırpı sarar her yanını... Öte yandan güzellik, sevgi ek, düzgün
insanlar, kitaplar, seyirlikler kat hayatına; besle, sula, havalandır, bir de
bırak şöyle güneşin sıcacık koynuna, bak ne güzel meyveler verir, tad verir,
ihya eder etrafını, dokunduğu her bir şeyi...
***********************************
Not:
Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları
kullanarak yapalım. :)
Degilmi...yeterki okusun.
YanıtlaSilHeç! ;)
SilAlışmamışız çevremizde okuyan insana, konu komşuya, şaşırıyoruz elbet. Gerçi üniversitelilerin elinde bile okul notlarından başka bi şi göremiyorum ben. Okunsun da kim, neyi okursa okusun,evet.
YanıtlaSilEee, Japonların yılda 25 kitap okumasına karşın Türklerin 10 yılda 1 kitap okuması gerçeğine bakarsak, hele de kılık kıyafet de şekilse, şaşırtıyo tabi doğal olarak. Ama gerçekten şirindi adam, bu da bi gerçek. Her haline rağmen, yakışmıştı eline kitap... :)
SilAz biraz ön yargımız var, genel olarak. Ondan kurtuluşumuz yok gibi. Ama sevindim, kitap okuyor olmasına. (bak bunu derken bile az biraz ön yargı kokmuyor mu cümle?)
YanıtlaSilE var tabi Dr. Blue? Ama haklı bi önyargı ona bakarsan. Okuyan insanın hali tavrı, giyimi kuşamı haliyle başka oluyor. Öte yandan zaten kahvehanedeki tiplerin ne işi var orada, zaten okusalar orada olmazlar. Bence bu adam kahvehane kültüründen kurtulmaya, boyut değiştirmeye meyletmiş, ama henüz değişim dışa vuracak kıvama gelmemiş, güzel gönüllü bi adamcağızdı. Çığ gibi çoğalması dileğiyle böylelerinin... :)
SilOkumak güzel şey. Ilk okul öğretmenim okuyun illa ki okuyun derdi. Mutlaka fayda göreceksiniz. Ben de buna inandım hep. Okumak iç dünyamıza ışık tutarak dış dünyamızı aydınlatıyor. Ve ışık etrafı aydınlatıyor.
YanıtlaSilHa şunu bileydi herkes! Teşekkürler güzel yorum için. Sevgiler... :)
SilKahvehane deyip geçmeyin ama, diğer adı kıraathanedir. Kıraat, Arapça okumak demektir; hane ise ev. Siz kahvehanelerde ne yapılıyor sanıyorsunuz :p
YanıtlaSilHmm, sabah sabah bi şey daha öğrenmiş oldum. O halde kahvehaneler zaman içinde bi hayli amacını aşmış görünüyor. ;)
SilAkıllı telefonlar çıktığından beri okuyan birileri bulmak zorlaştı azizim...
YanıtlaSilHiç sorma mirim. Oysa çoğalması gerekir bana göre. Benim telefonumda da her zaman bir iki kitabım olur yolda belde okumalık. Ne büyük nimet ki yanında koca koca kitapları taşımadan da okuma imkanı veriyor. Ama tabi oonca oyun bilmem ne varken, kitap da neymiş canım! :/
SilHaklısın toprağa ne ekersen onu verir.Kitap okuyarak doldurmali insan kendini ki konuştuğunda farkı olsun: ))
YanıtlaSilAmca da geç de olsa çözmüş olmalı bu gerçeği. :)
SilAy çok beğendim bu macerayı ben! Burda bir barın önünde yıllardır köfte-ekmek satan bir Arif Abi var. Bir gece sıramızı beklerken, tezgahın üstünde, ayranların mayranların arasında bir tane Rus klasiği gördüm, hatırlamıyorum hangisiydi. Resmen gecenin 4'ünde sarhoşlara köfte kızartırken kitap okuyordu adam. Bence benim kitap okumamla, onun kitap okuması bir değil mesela, Arif Abi'ninki gerçekten kitap okumayı istemek.
YanıtlaSilBen de sizin Arif abi hikayesini çok beğendim. İşte bunu herkes yapsa, bak gör neler olur bu memlekette. Aaah ahh! ;)
SilKitabın ismini merak ettim.. Onu göremedin mi??
YanıtlaSilEvet aslında okudum o gün. Hatta bi bakıyım nasıl bi kitapmış diye de düşündüm. Ama bakana kadar unuttum... İçimden de amaan, elinin adamının kitabı işte, boşver dedim geçtim. :)
SilEvet bazen on yargili dusunuyoruz ama hic alisik olmadigimiz durumlarda da oyle dusunmemiz cok normal... Bizi sasirtip tersini dusundurenler daha da cogalsin :)
YanıtlaSilAaamiiin! :)
SilSevindim ben buna, aman aman okusunlar, gerçi ben asla evim haricinde kitap okuyamam, (odaklanamıyorum hele hele otobüs, metro asla! Kokular, sesler, gürültü... tedirgin olurum okuyamam eve kadar sabrederim) şu toplum kitap, gazete, dergi okusa şu an bu halde asla olmazdık. Komşularımın evlerine giderdik oturmaya, güle güle oturuna vs. sebeplerle içinde ders kitabı hariç kitap bulunan ev nadiren görürdüm. Kimisinde hiç yoktu. Hiç! Bir tane bile!!!
YanıtlaSilGeçmiş zaman kullanmışsın Müjgan, kitap yoktu vs. demişsin. Umarım bi gün geçmiş zaman kullanırız bununla ilgili. Ama şu an hala girip çıktığım birçok evde kitap yok malesef... :/
Silİnşallah:)))
Silbu arada minik bir düzeltme Müjgan değil Müjde...:)
Hiii! Çok ayıp, Müjgan'ı nerden çıkardım ki ben? :) Bak gördün mü, armut olmadın ama Müjgan oldun işte... :D Çok özür dilerim. Bi arada bücürük deyip duruyodum de mi ben. İşte delidir, napsa yeridir... ;)
Sil:))estağfurullah niye ayıp olsun;) benim değil isim sıksık blog arkadaşlarımı birbiriyle karıştırdığım olmuştur;))
SilBücürük de kedimin ve bloğumun ismi oradan karıştırmışsındır:) ama ben espriyi anlamadım armut ne ki kız?:))
Alemsin! Blog arkadaşlarını karıştırmak demek... :) Yok bücürüğü blog adın diye bilerek ve severek kullanıyodum kiii bi gün sen adını söyledin, sakin huzurlu bücürükle götürüyoken ne güsel, işime çomak soktun. :P
SilHani ikide bir yazmayı bırakıp gidiyodun da bi daha gidersen armut ol dediydim ya?! Dileğim yarım tuttu, armut olamadın, Müjgan oldun. :P :)
Bayılıyorum bi sürü yazı yazdıktan sonra "yayınla" yerine yanlışlıkla "oturumu kapat"ı tıklamaya. :D
YanıtlaSilNeyse,
metroda-otobüste karşımda oturan kişilerde görüntüleri ile tezat anlatımlar ortaya çıktığında ben de içimdeki Melahat'i destekleyerek inceliyorum ne yalan söyleyeyim. Bu tezatın okuyan bir adam olması sevindirici.Olumlu bir çelişki ne de olsa. Ne kadar okuyan insan o kadar anlayan-üreten-gören beyin olma ihtimali..sevdim bunu
Hahhahaa :D Yazıp yazıp oturumu kapatmak ha, süpersin!
SilBen de senin hallerini pek bi sevdim doğrusu. :) Sevgiler...
Ne kadar önyargılıyız di mi!:)) İstemeden de olsa yapıyoruz işte:))) Bazı şeyler, bazı insanlarla tezat geliyor gözümüze... İç sesimiz yoooo bu olamaz dese de:))) Öle işte oluyor bazen;) Ne de keyifli anlatmışsın... Okunmalı, boş şeylerke doldurmamalı kafaları.... Bize sürekli bir leyler empoze etmeye çalışan dış seslerden arada uzaklaşmalı... Güzeldi.... Teşekkürler... Sevgiler...
YanıtlaSilAynen buydu işte o anki hislerim. Hem ben sana teşekkür ederim güsel yorumun için. Sevgiler benden. :)
Silalemsin yaa :)
YanıtlaSilne kitabı okuyodu acaba
önyargı maalesef oluyor , çünkü bir görsel algımız var. ve bu algı yıkıldığı an büyük bir ışık çakması yaşıyoruz. İşte o en keyifli an , sen de bunu yaşamışsın çok ta keyifli annatmışsın tebrikler.
Görsel algı! Evet kreatif, tam da buydu sanırım. Görsel algıda eski kayıtlarla tutarsız bi durum vardı. ;) Teşekkürler ayrıca. Sevgiler. :)
SilOkusunlar anacım valla erkeklerin okuyanını gördüm mü alkışlıyorum :)
YanıtlaSilAynen ondan. Erkeklerde bence de daha az okuma oranı. Futbol merakı oranına göre hele, sürünüyodur muhtemelen. ;)
SilBen de bir yerde okuyan insan gördüm mü pek mutlu oluyorum. Issız adada birini bulmuş gibi.
YanıtlaSilDuygular ortak. Sevgiler... :)
SilTeşekkürler Medanşeri. Ya evet, bi de kitabın adını aklımda tutaydım iyiydi... :)
YanıtlaSilBu yıl iyiliklerin, güzelliklerin yılı olsun. Mutlu yıllar :)
YanıtlaSilTeşekkürler Hamiyet :) Sana da mutlu yıllar... :)
Sil