26 Aralık 2014 Cuma

Okuyan Adam


Metroda karşımda oturan adam kitap okuyor deminden beri. Kıyafeti mahalle kıraathanesinden yeni çıkmış gibi. Saçlar yandan taranmış, elinde tespih, parmağında kocaman bir taşlı gümüş yüzük, yan tarafına da belli ki içinde kitabını taşıdığı, ucuz bir market poşeti sıkıştırılmış. Ne var yani diyorsun değil mi adam kitap okuyorsa? Bir şey yok tabi. De, adam kitabı, okumayı yeni öğrenmiş çocuklar gibi okuyor, ağzını kıpırdata kıpırdata, bıdı bıdı. Belki de kitap okumaya yeni başlamıştır.

Niyeyse adamı iki saat kesmekten kendimi alamadım. İlginç... Normalde eline asla kitap alacakmış gibi bir tipi olmadığından ve hiç böyle birisinin elinde kitap görmediğimden kuvvetle muhtemel. Önce bir anlamaya

çalıştım, okuyor mu, okumayı mı öğrenmeye çalışıyor diye. Hayır, bildiğin okuyor adamcağız sayfaları çevire çevire. Sayfaları çevirirken de baş parmağının yarısını yalıyor neredeyse, ama bu bile rahatsız etmiyor niyeyse, sevimli bile geliyor bir şekilde. Sonra kitaba baktım, adına, ders kitabı falan mı ki diye, hani mecburiyetten çalışıyordur, bıdı bıdı okuyarak aklında daha iyi kalıyordur belki diye. Yok, o da değil, romana benzer bir şey okuyor. Dalmış da bir de iyiden iyiye, ruhu bile duymuyor meraklı gözlerimi, kafamdaki soruları. İçimdeki meraklı Melahat rahat bırakmıyor yol boyunca. Adamın çorabının rengine, pantolonunun ütüsüne kadar inceliyorum inene kadar. Ne kadar ayıp! :/  Hatta adam indiğinde resmen üzülüyorum, yarım kaldı dikiz keyfim diye. Deli miyim neyim...

Sonunda bir yandan kendime çemkirirken 'Amma önyargılısın, ne var yani, kahvehanedeki adam kitap okuyamaz mı, kılığına kıyafetine mi bakar okuma merakı?!' diye, öte yandan da mutlu oluyorum içten içe, elin adamının kitap okuyuşuna. Öyle deme ama, elin adamı da olsa, aynı topraklarda yaşıyoruz, aynı havayı soluyoruz adamla. Okuyan, düşünen insan dolsun her bir yanımız, ne güzel. Okusun da, kim okursa okusun, nasıl okursa okusun işte. Yeter ki çoğalsın okuyan, düşünen sayısı şu memlekette. Tabi okumak yetmez, ne okuduğu da bir o kadar önemli öte yandan. Güzel şeyler okumak, dinlemek, izlemek gerek. Seçici olmak gerek. Ivır, zıvır, ne idüğü belirsiz çöp doldurursan kafaya, çöp çıkar ağzından, yüreğinden, her bir davranışından. Toprağa ne ekersen, onu verir ya geri. İnsan beyni, ruhu da öyle değil mi?! Öfkeyle, şiddetle, nefretle doldur yüreğini; abuk subuk diziler izle, saçma sapan dergi ve gazeteler oku; niteliksiz ve dahi şuursuz insanlarla takıl; ekme, biçme, besleme, bırak kendi haline; börtü böcek, çalı çırpı sarar her yanını... Öte yandan güzellik, sevgi ek, düzgün insanlar, kitaplar, seyirlikler kat hayatına; besle, sula, havalandır, bir de bırak şöyle güneşin sıcacık koynuna, bak ne güzel meyveler verir, tad verir, ihya eder etrafını, dokunduğu her bir şeyi...

***********************************

Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :) 


39 yorum:

  1. Alışmamışız çevremizde okuyan insana, konu komşuya, şaşırıyoruz elbet. Gerçi üniversitelilerin elinde bile okul notlarından başka bi şi göremiyorum ben. Okunsun da kim, neyi okursa okusun,evet.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eee, Japonların yılda 25 kitap okumasına karşın Türklerin 10 yılda 1 kitap okuması gerçeğine bakarsak, hele de kılık kıyafet de şekilse, şaşırtıyo tabi doğal olarak. Ama gerçekten şirindi adam, bu da bi gerçek. Her haline rağmen, yakışmıştı eline kitap... :)

      Sil
  2. Az biraz ön yargımız var, genel olarak. Ondan kurtuluşumuz yok gibi. Ama sevindim, kitap okuyor olmasına. (bak bunu derken bile az biraz ön yargı kokmuyor mu cümle?)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E var tabi Dr. Blue? Ama haklı bi önyargı ona bakarsan. Okuyan insanın hali tavrı, giyimi kuşamı haliyle başka oluyor. Öte yandan zaten kahvehanedeki tiplerin ne işi var orada, zaten okusalar orada olmazlar. Bence bu adam kahvehane kültüründen kurtulmaya, boyut değiştirmeye meyletmiş, ama henüz değişim dışa vuracak kıvama gelmemiş, güzel gönüllü bi adamcağızdı. Çığ gibi çoğalması dileğiyle böylelerinin... :)

      Sil
  3. Okumak güzel şey. Ilk okul öğretmenim okuyun illa ki okuyun derdi. Mutlaka fayda göreceksiniz. Ben de buna inandım hep. Okumak iç dünyamıza ışık tutarak dış dünyamızı aydınlatıyor. Ve ışık etrafı aydınlatıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ha şunu bileydi herkes! Teşekkürler güzel yorum için. Sevgiler... :)

      Sil
  4. Kahvehane deyip geçmeyin ama, diğer adı kıraathanedir. Kıraat, Arapça okumak demektir; hane ise ev. Siz kahvehanelerde ne yapılıyor sanıyorsunuz :p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hmm, sabah sabah bi şey daha öğrenmiş oldum. O halde kahvehaneler zaman içinde bi hayli amacını aşmış görünüyor. ;)

      Sil
  5. Akıllı telefonlar çıktığından beri okuyan birileri bulmak zorlaştı azizim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç sorma mirim. Oysa çoğalması gerekir bana göre. Benim telefonumda da her zaman bir iki kitabım olur yolda belde okumalık. Ne büyük nimet ki yanında koca koca kitapları taşımadan da okuma imkanı veriyor. Ama tabi oonca oyun bilmem ne varken, kitap da neymiş canım! :/

      Sil
  6. Haklısın toprağa ne ekersen onu verir.Kitap okuyarak doldurmali insan kendini ki konuştuğunda farkı olsun: ))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amca da geç de olsa çözmüş olmalı bu gerçeği. :)

      Sil
  7. Ay çok beğendim bu macerayı ben! Burda bir barın önünde yıllardır köfte-ekmek satan bir Arif Abi var. Bir gece sıramızı beklerken, tezgahın üstünde, ayranların mayranların arasında bir tane Rus klasiği gördüm, hatırlamıyorum hangisiydi. Resmen gecenin 4'ünde sarhoşlara köfte kızartırken kitap okuyordu adam. Bence benim kitap okumamla, onun kitap okuması bir değil mesela, Arif Abi'ninki gerçekten kitap okumayı istemek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sizin Arif abi hikayesini çok beğendim. İşte bunu herkes yapsa, bak gör neler olur bu memlekette. Aaah ahh! ;)

      Sil
  8. Kitabın ismini merak ettim.. Onu göremedin mi??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aslında okudum o gün. Hatta bi bakıyım nasıl bi kitapmış diye de düşündüm. Ama bakana kadar unuttum... İçimden de amaan, elinin adamının kitabı işte, boşver dedim geçtim. :)

      Sil
  9. Evet bazen on yargili dusunuyoruz ama hic alisik olmadigimiz durumlarda da oyle dusunmemiz cok normal... Bizi sasirtip tersini dusundurenler daha da cogalsin :)

    YanıtlaSil
  10. Sevindim ben buna, aman aman okusunlar, gerçi ben asla evim haricinde kitap okuyamam, (odaklanamıyorum hele hele otobüs, metro asla! Kokular, sesler, gürültü... tedirgin olurum okuyamam eve kadar sabrederim) şu toplum kitap, gazete, dergi okusa şu an bu halde asla olmazdık. Komşularımın evlerine giderdik oturmaya, güle güle oturuna vs. sebeplerle içinde ders kitabı hariç kitap bulunan ev nadiren görürdüm. Kimisinde hiç yoktu. Hiç! Bir tane bile!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmiş zaman kullanmışsın Müjgan, kitap yoktu vs. demişsin. Umarım bi gün geçmiş zaman kullanırız bununla ilgili. Ama şu an hala girip çıktığım birçok evde kitap yok malesef... :/

      Sil
    2. İnşallah:)))
      bu arada minik bir düzeltme Müjgan değil Müjde...:)

      Sil
    3. Hiii! Çok ayıp, Müjgan'ı nerden çıkardım ki ben? :) Bak gördün mü, armut olmadın ama Müjgan oldun işte... :D Çok özür dilerim. Bi arada bücürük deyip duruyodum de mi ben. İşte delidir, napsa yeridir... ;)

      Sil
    4. :))estağfurullah niye ayıp olsun;) benim değil isim sıksık blog arkadaşlarımı birbiriyle karıştırdığım olmuştur;))
      Bücürük de kedimin ve bloğumun ismi oradan karıştırmışsındır:) ama ben espriyi anlamadım armut ne ki kız?:))

      Sil
    5. Alemsin! Blog arkadaşlarını karıştırmak demek... :) Yok bücürüğü blog adın diye bilerek ve severek kullanıyodum kiii bi gün sen adını söyledin, sakin huzurlu bücürükle götürüyoken ne güsel, işime çomak soktun. :P
      Hani ikide bir yazmayı bırakıp gidiyodun da bi daha gidersen armut ol dediydim ya?! Dileğim yarım tuttu, armut olamadın, Müjgan oldun. :P :)

      Sil
  11. Bayılıyorum bi sürü yazı yazdıktan sonra "yayınla" yerine yanlışlıkla "oturumu kapat"ı tıklamaya. :D

    Neyse,
    metroda-otobüste karşımda oturan kişilerde görüntüleri ile tezat anlatımlar ortaya çıktığında ben de içimdeki Melahat'i destekleyerek inceliyorum ne yalan söyleyeyim. Bu tezatın okuyan bir adam olması sevindirici.Olumlu bir çelişki ne de olsa. Ne kadar okuyan insan o kadar anlayan-üreten-gören beyin olma ihtimali..sevdim bunu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahhahaa :D Yazıp yazıp oturumu kapatmak ha, süpersin!
      Ben de senin hallerini pek bi sevdim doğrusu. :) Sevgiler...

      Sil
  12. Ne kadar önyargılıyız di mi!:)) İstemeden de olsa yapıyoruz işte:))) Bazı şeyler, bazı insanlarla tezat geliyor gözümüze... İç sesimiz yoooo bu olamaz dese de:))) Öle işte oluyor bazen;) Ne de keyifli anlatmışsın... Okunmalı, boş şeylerke doldurmamalı kafaları.... Bize sürekli bir leyler empoze etmeye çalışan dış seslerden arada uzaklaşmalı... Güzeldi.... Teşekkürler... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen buydu işte o anki hislerim. Hem ben sana teşekkür ederim güsel yorumun için. Sevgiler benden. :)

      Sil
  13. alemsin yaa :)
    ne kitabı okuyodu acaba
    önyargı maalesef oluyor , çünkü bir görsel algımız var. ve bu algı yıkıldığı an büyük bir ışık çakması yaşıyoruz. İşte o en keyifli an , sen de bunu yaşamışsın çok ta keyifli annatmışsın tebrikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görsel algı! Evet kreatif, tam da buydu sanırım. Görsel algıda eski kayıtlarla tutarsız bi durum vardı. ;) Teşekkürler ayrıca. Sevgiler. :)

      Sil
  14. Okusunlar anacım valla erkeklerin okuyanını gördüm mü alkışlıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen ondan. Erkeklerde bence de daha az okuma oranı. Futbol merakı oranına göre hele, sürünüyodur muhtemelen. ;)

      Sil
  15. Ben de bir yerde okuyan insan gördüm mü pek mutlu oluyorum. Issız adada birini bulmuş gibi.

    YanıtlaSil
  16. Teşekkürler Medanşeri. Ya evet, bi de kitabın adını aklımda tutaydım iyiydi... :)

    YanıtlaSil
  17. Bu yıl iyiliklerin, güzelliklerin yılı olsun. Mutlu yıllar :)

    YanıtlaSil

Eee, yorum yok mu? Hiç mi yok?! :(