28 Ağustos 2014 Perşembe

Parmağını kendine, toynağını Pekin'e...


Neden bazı insanlar etraflarındaki insanların davranışlarını, tepkilerini anlamamakta direnirler? Acaba bu insan neden benden uzaklaşıyor diye bir kerecik bile olsa kendilerine sormazlar? Ya da belki sorsalar bile, neden gerçekçi bir şekilde dönüp de kendilerine bakamazlar, ya da bakmak istemezler? Neden kendilerini kusursuz, hatasız, mükemmel zannetme gafletinde bulunurlar istikrarla ve de inatla? Neden hatayı hep karşılarında ararlar? Hiç mi Orhan Baba dinlemedi bu insanlar? Bilmezler mi hatasız kul olmadığını hiç değilse arabesk nağmelerden? Hadi dinlemediler diyelim, kafaları da mı basmaz azıcık, hep karşı tarafın hatalı, eksik olamayacağını fark edebilecek kadar? Burada bir tuhaflık var diye akıllarına gelmez mi hiç? Yoksa akıl denen çok değerli şey yok mu bu zat-ı muhteremlerde? Hiç mi yok yani?! Zerre bile mi yok yahu??

Gülün bile dikeni varken, sen kendini nice sanırsın ey kendini bilmez hadsiz! Nasıl bu kadar emin olursun kusursuzluğundan? Hadi diyelim ona uyanamadın, göremedin. De nasıl bu kadar pervasızca onun bunun yanında kendini över durursun? Nasıl bu kadar vazgeçilmez olduğunu, kocaman işler kotardığını, aman ne şahane bir malgül olduğunu dillendirirsin utanmadan? Kendini övdükçe insanların gözünde ufaldığını fark edemez misin? Sen kendini övdükçe insanların nutkunun tutulduğunu ve karşında ne diyeceklerini bilemediklerini de mi görmezsin?! Sıkıntıyla konuyu değiştirmeye çalıştıklarını da mı hissedemezsin? Ne demiş atalar: "Sen kendini övme, el seni övsün." Türkçe dersi de mi almadın hiç? İlginç atasözleriyle ilgili kompozisyon da mı yazmadın a be kızanım, kendini bilmezim?!

İşin daha da abuk yanı da, orada burada, zamane kıraathanesi sosyal medyada "Karşındaki senin aynandır", "Parmağını kendine, toynağını Pekin'e uzat" tarzı özlü, esaslı sözleri de en çok paylaşanlar, ne hikmetse hiç, ama hiç kendisine dönüp bakmayanlar; alçakgönüllülükten, mütevazilikten nasibini almamışlar oluyor. Ve işte tam da bu narsist, Kaf Dağı perisi hallerinden mütevellit, etraflarındaki aklı başında insanları gün be gün kaçırıyorlar. Bir yandan aklı başında insanları kaybederken, diğer yandan da pohpohçu, yalaka mizaçlı goygoycuları mıknatıs gibi kendilerine çekmeleri de, işin gülsem mi ağlasam mı bir türlü bilemediğim yanı. Ne diyeyim... Allah akıl fikir, farkındalık, özeleştiri, gerçekçilik, ha bir de iyi bir psikolog nasip eylesin cümlesine...

Veleddalin amin!!!

*******************************

Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eee, yorum yok mu? Hiç mi yok?! :(