29 Ağustos 2014 Cuma

Azimli Sıçan 2- Dejavu




29.08.14- Sabah yine 06:00, saat çalar. Bu sefer hiç miskinlenmeden derhal deniz otobüsü şirketinin sitesine girilir. Ve evet, 08:30 deniz otobüsü seferi poyraz nedeniyle yine iptal. Kafada duman konsepti eşliğinde yataktan zıplanır yine, bir yandan da içses başlar tabi 'Allahcığım, bu ne ama? Günlerdir vızır vızır işliyor bu deniz otobüsü, niye yine benim gideceğim gün esiyor bu deli rüzgar? Dejavu mu ne bu? Kararlılığımı mı ölçüyorsun konuyla ilgili, yoksa öyle arada canın sıkılıyor, içinden geliyor, dur bir oynayayım şununla, acık totosu tutuşsun, adrenalin yapsın, yazsın çizsin de, milleti eğlesin diye mi yaşatıyorsun bu çileyi bana? Oluyor mu yani? Ben de bir ana kuzusuyum ama?!' :/

İç ses vızıldanırken yine üst baş sağa sola fıydırılır, yalapşap hazırlanılır. Yalapşapın kapsamını biliyorsunuz siz artık ;). Hazırlanma esnasında da deniz otobüsü şirketi aranır bir yandan. Otobüsle yetişemem bu sefer, zira konsolosluk randevum erken. 07:30'daki sefer feribot seferiydi, cüsseli olmasından mütevellit, seferin yapılacak olma ihtimali yüksektir diye bir bakılır. Ve evet, 07:30 iptal değil. 'Hadi Allahcığım, gidiyorum ben, aç bütün yolları, yak bütün yeşil ışıkları, boşalt bütün park yerlerini...'

Arabaya atlanılır, gaza basılır. 06:35, Güzelyalı İskele'ye varılır. Güzelyalı İskele'nin oralarda, kolunda savaş topu kadar çantasıyla zıp zıp koşturan bir hatun gördünüz mü bugün karga hacetini yemeden diye sorun bak, beni bulacaksınız. Şakın şaşırmayın. ;)

Ve ter su içerisinde gişeye varılır. Yer vardır. ;) Yeni bilet alınır. O arada eşim mesaj atıyordur, "Deniz otobüsü iptal olmuş. Bence mail at, durumu bildir, yeni randevu talep et, başka bir gün gidersin." der tüm iyi niyet ve sükunetiyle, belki de sabah sabah hararet yapıp su kaynatmamdan çekinerek. :P Cevap "Ne münasebet! Gidiyorum ben." Eşimden cevap "Gidemesen şaşardım zati... :)"

Tabi gişede bilet bulunduğuna şükrederek, 'cam kenarı olsun piliis!' diye pişkinlenemediğimden, altı erkek ortasına sıkışmış iki bıcır hatun temalı yolculuk başlar. Olumsuz oturma koşullarına rağmen yine de adeta eşeğini kaybedip, yeniden bulmuş köylü mutluluğu, huzuru kaplar her bir yanı...

Rahat rahat varılır tabi hal böyleyken. Ve saat 11:02, mission completed again! Oh, şükür yareppim... :)

E bu da bağa ders olsun artık. Daha da mecbur olmadıkça, dev gibi feribot dururken, eşek anırdıkça iptal olan deniz otobüsünden bilet alırsam tavşan olayım...

*******************************

Not: Paylaşımları lütfen copy/paste ile değil, alttaki butonları kullanarak yapalım. :) 

4 yorum:

  1. ay çok yaşa emi:)
    bu kadar mı eğlenceli anlatılır

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler güzel yorumun için :) O zaman Azimli Sıçan'ın ilkini de okumadıysan, oku derim... ;)

    YanıtlaSil
  3. blogunu yeni blog keşifleri etkinliğinde gördüm ve bayıldım. :) hemen takipe aldım samimi anlatımın çok hoş hep yaz ben hep okurum :) sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. :) Hoşgeldin. Güzel yorumunla mutlu ettin. Anlaştık o zaman. ;) Sevgiler...

    YanıtlaSil

Eee, yorum yok mu? Hiç mi yok?! :(